28 Mart 2009 Cumartesi

World of Goo

Wii oyunlarina goz atmak icin GameSpot'u actigimda en populerler listesinin en basinda acik ara farkla World of Goo vardi. Oyunun konsept olarak verdigi haz Lemmings, The Incredible Machine, Pushover gibi puzzle oyunlari ile birebir. Ek olarak senaryo ve muziklerle tam bir Tim Burton atmosferi yakalamislar. Muhtesem!

27 Mart 2009 Cuma

Ah Sergen olaydi...


Ispanya macinin bahis oranlari aciklanmis...

Ispanya'ya 1.25 veren bahis sirketleri, Turkiye'nin galibiyetine 9.00lik orani uygun gormusler.

Sergen (veya neo-Sergen Gokdeniz) takimda olsaydi, su maci suphesiz kazanmistik...

Et tu, Brute?


Sezar'in olumunden once verdigi son ayarin Turkce'mizde bilinen versiyonu Shakespeare'in unlu oyununda gecen seklidir: "Sen de mi Brutus?" Fakat bir kisim tarihcinin iddiasina gore Sezar aslinda "Sen de Brutus" demistir. Yani "sira sana da gelecek" anlaminda... Sezar'in cenazesinden sonra halk ihanet edenleri affetmez ve evlerini kusatir. Kacmak suretiyle kurtulan Brutus, Sezar'in halefi Octavius ve dostu Mark Antony'nin ordusuna yenildikten sonra intihar edecektir...

26 Mart 2009 Perşembe

24 Mart 2009 Salı

Haftasonu


Haftasonunun uzerinden iki gun gecti - lakin vucuttaki kirginliktan dolayi yatmis uzanmis oldugumuzdan, ancak yazabiliyorum... Kisa olacak hatta...

Cuma gunku mac beni yine sasirtmadi - Fenerbahce bu sene inanilmaz kotu bir performans sergiliyor... Guiza'nin attigi gol cok net bicimde ofsayt olsa da, Lugano'yu hala yakalayamamis olmasi cok ilginc istatistik... Del Bosque kendisini kadroya cagirdiginda Marca "Guiza Turkiye'yi icerden vuracak" basligi atti mi acaba?

Cumartesi gunku mucadele keyifliydi. Mucadele kelimesini ozellikle kullaniyorum - Sivasspor 11 adet fiziksel yonu agir basan oyuncudan kurulu - oyun acabilecek oyunculari yok. Olmayinca da, kendileri kadar kosabilen her takim karsisinda zorlaniyorlar. Besiktas maci alabilirdi... Sivas da alabillirdi... Beraberlik mucizevi bir bicimde her iki takima da yaradi. Fiksture yazinin sonuna dogru deginecegim...

Disardaki maclar daha da ilgincti... Fulham, Manchester United'i 2-0'la gecerken Manchester maci 9 kisiyle bitiriyor; yillar sonra Premier League'de iki mac ust uste kaybediyordu... Bir kac sonra, bir diger supriz gerceklesti - Londra derbisinde Tottenham, Chelsea'yi 1-0'la gecerken; Chelsea etkili bir oyun ortaya koyamadi bile... Hiddink'in ilk maglubiyetinin ardindan ilk 2 degismedi...

Cumartesi gunu Serie A'daki onemli macta - Roma'nin Juve'ye 4-1 yenilisini izledim. Italyan ligine yakismayacak kadar atagi dusunen Juventus'ta; Sebastian Giovinco yine en cok keyifle izledigim oyuncuydu... Iaquinta'nin 2 gol attigi macta, Pavel Nedved de oyuna sonradan girip, son sozu soyledi...

Pazar gunku macin da beni sasirttigini soyleyemeyecegim... Bir aksam oncesinde, evde raki sofrasina yardim ve yataklik ettigimden oturu; ancak macin ikinci yarisinda acabildim gozlerimi. Youla'nin golunden 1 dakika sonra... Eskisehir'in 10 kisi kaldigini, mac sonunda ogrendim ancak ... diyeyim de siz anlayin durumu. Galatasaray bu sezonu oturup analiz etmeli - Adnan (Sezgin + Polat) denkleminin bir sekilde cozulmesini saglamali...

Pazar gununun en flas skoru, suphesiz Liverpool'un Aston Villa'yi 5-0 ile gecmesiydi... Gerrard'in 2'si penaltidan olmak uzere attigi 3 golle costugu macta; Liverpool bir kez daha "ben de buradayim" dedi... Real'e 5, Manchester'a da 4 atan Liverpool, boylece 3 macta, cok onemli 3 rakibine 14 gol atmis oldu...

Simdi bir soluk alalim...

Fikstur konusunda bir iki kelam edelim...

Bu postu daha da uzatmamak icin yazmiyorum (isteyen http://www.ntvspor.net'ten bakmali) - ama Sivasspor'un bariz fikstur avantajindan ufak da olsa bahsetmek gerek.

Besiktas'in kagit uzerinde zorlu deplasmanlari ve 2 derbi maci olmasina ragmen "daha avantajli bir durumdalar" dememin bir sebebi var...

Sivasspor'un muazzam dususunun yanisira, iki sey gerceklesti.

1. Bulent Uygun antipatikligin zirvesinde dolasiyor - bir zamanlarin neo-Aykut Kocaman'i; neo-Ali Sen'lige dogru ilerlerken; kendisine sempati duyan bir cok takimi da itmis durumda.

2. Sivas'in buyuk bir form dusuklugu icerisinde... Besiktas macindaki ekstra konsantrasyon geri kalan 9 macta sahada olmazsa, Sivasspor cok supriz puanlar kaybedebilir... Ligin son haftasina 4 puan farkla girmedigi surece "Sampiyon"luk havasina girmeleri de cok sacma olur... Besiktas'in buyuk ihtimalle kume dusmus olacak Denizlispor'la oynayacagi son maca nazaran, cok daha zor bir Galatasaray maci bekliyor onlari...

Bu haftalik da bu kadar...

Bu aralar pek yazi yazamadigim icin, tavsiyem, okumayanlarin hemen asagidaki Filippo Inzaghi postunu okumasi...

Keyifli haftalar efendim...

18 Mart 2009 Çarşamba

Ekstrem Çobanlık


Futbolu iki dakikalığına taca atıp, şu ruh hastalarının önünde saygı ile eğiliyoruz...

http://www.kontraband.com/videos/16589/Sheep-In-LED-Clothing-WTF/#show

17 Mart 2009 Salı

Superpippo - Bir muhasebecinin hayati


1991-95 yillari arasinda, Serie B'nin "gelecek vaadeden genc oyuncusu" idi Pippo... Piacenza'da profesyonel olmus, ilk senelerini kiralik olarak Leffe ve Verona'da gecirmisti... Verona'daki 13 golluk performansi, Piacenza'da ilk 11 kapilarini acmis, once 95'te Parma ile Serie A havasi solumus, tutunamadigi Parma'dan Atalanta younu tutmustu.

Ne olduysa burda oldu ve Atalanta formasiyla 24 gol atarak, 1996-97 sezonunu Capocannoniere olarak tamamladi. Buyuk takimlarin dikkatini cekmisti; ve 25 yasinda Juventus'a transfer oldu.

"Eger bir Ronaldo veya Kaka olarak dogmadiysaniz; inanarak, calisarak ve israr ederek; cok buyuk bir oyuncu olabilirsiniz" (Filippo Inzaghi, kendisi hakkinda)

Juventus'un altin doneminde onun da imzasi vardi... Zidane ve Del Piero ile birlikte olusturdugu hucum hatti (Terim'in favorisi Angelo di Livio ve Pessotto'nun 5-3-2'nin kanatlarini olusturdugu kadro) hem ligde hem Avrupa'da firtina gibi esecek; kariyerinin ilk Sampiyonlar Ligi sezonu olan 1998'de Juventus finalde Real Madrid'e yenilecekti...
"Filippo dogustan ofsayt" (Alex Ferguson)
O muthis Juventus macerasi, 2001 yilinda takima fransiz Trezeguet'in gelmesiyle sona erecekti... Ilginc olan, 1999'da takima katilmis olan Henry'nin cok da forma sansi bulamadan takimdan ayrilmasi...

Muthis istatistiklerine ragmen (Juve ile ciktigi 165 macta 89 gol atmisti); elestirmenler ve rakip tarafindan surekli kucumsenen Filippo'nun bir diger ozelligi de cokca tartismali gole imza atiyor olmasiydi... Ceza sahasinin icindeki karambollerde, "acaba"larla dolu ofsayt kararlarinda, saibeli penalti duduklerinde; pozisyonun icinde hep Pippo vardi... Serie A'nin bu Arif Erdem'i, "futbolu bilmemekle" de elestiriliyordu... Yine de Milan, kendisiyle sozlesme imzaladiginda 28 yasindaydi.
"Aslinda futbol oynamayi hic bilmiyor; sadece her zaman dogru yerde duruyor" (Johan Cruyff, Pippo hakkinda)
Milan gunlerinde hizli da degildi... Sprint testlerinde 39'luk Maldini, 37'lik Cafu ve 36'lik Serginho'nun arkasinda kaliyordu...

Ilk senesinde Umit Davala'nin da takim arkadasi olan Pippo; hucum hattinda sorumlulugu Sheva basta olmak uzere, Rivaldo, Tomasson, Gillardino, Crespo, Ronaldo, Pato gibi isimlerle paylasiyordu...

Ilginc olan, 2004/5 sezonu haricinde, hic bir sezon 20 macin altinda forma giymiyordu Pippo. En uzun kaldigi takim olan Milan'da 239 macta 110 gol atacak kadar da basarili oluyordu...
"Paylasmayi sevdigim soylenemez" (Filippo Inzaghi, kale onundeki bencilligi hakkinda)

Pippo gecen hafta attigi 2 golle, kariyerindeki 300. golu de atti. Avrupa kupalarinin en cok gol atan oyuncusu olan Pippo (ayni tipte oynayan Muller bir zamanlar bu unvana sahipti); simdilik duracak gibi gozukmuyor...

Dunyada bu kadar cok elestirilip, bu kadar cok mac cikarmis baska bir adam var midir?

Not: Ibrahim Uzulmez, Tayfur Havutcu ve Osvaldo Nartallo bu degerlendirmenin disinda tutulmali

Not 2: Pippo muhasebe mezunu...

16 Mart 2009 Pazartesi

Pil pirt


"Düşüncem yok, dileğim var. Hamburg'un, pılı pırtısını toplayıp gitmesi dileğim"

Mustafa Denizli, 16 Mart 2009, Galatasaray'in Hamburg ile oynayacagi UEFA kupasi hakkinda "dusunceniz nedir?" sorusuna cevaben...

Ota boka derbi demek


Trabzonspor ile Istanbul takimlarinin oynadigi her mactan sonra cikar ortaya bu kelime: "Muthis bir derbiydi" veya "Derbiye yakismadi".

Guzel kardesim, son bir kez daha tekrarlayalim; derbi lokaldir.

Pratikte, derbi ayni sehrin takimlarinin, hatta daha da ozele inersek; komsu semtlerin takimlarinin oynadigi onemli mactir.

Yani, yarin obur gun IBB cok onemli bir takim haline gelirse; Galatasaray - IBB maci "derbi" olur.

Lakin, Trabzonspor uc sene ust uste sampiyon olup, 2 de UEFA kupasi kazansa da, hic bir Galatasaray - Trabzonspor maci derbi olmaz.

Gozunuzu seveyim; bu isin icindekiler, bari siz karistirmayin hadiseyi...

15 Mart 2009 Pazar

Le Petit Prince


Sahaf'a girip "nerde bulabilirim" diye sordugumda, "cocuk klasikleri"ni isaret etti...

Cocukken, evde bir kopyasi oldugundan eminim... Ilk sayfayi gorunce anladim. Lakin, okudugumu hatirlamiyorum... Okuduysam da, dun aldigim keyfi almadim...

Bes sene sonra tekrar okumak, ne kadar degistigimi gormek icin saklayacagim Le Petit Prince'i...

"One runs the risk of weeping a little, if one lets oneself be tamed"*

Bu aralar, dikkatimi ceken diger iki kitabi da tandem okuyorum; "Benim Adim Kirmizi" ve "The World is Flat". Gundemi takip edecegime, kendi gundemimi olusturuyorum... Guncel olmayisi ondandir...

* İnsan evcilleştirilmeyi kabul etti mi, biraz gözyaşını da göze almalı...

Haftasonu


Hatun kisi ile yollar ayrildigindan beri, arkadaslarla da gorusmeler azaldi nedensiz... Korelasyon diyelim, sebep sonuc degil...

Hal boyle olunca; spor (kendi yaptigimiz sekilden), futbol ve kitap ucgeninde gecen bir haftasonu daha oldu bu... Kitaba bir sonraki yazida deginecegim, yaptigim sporun da kayda deger bir tarafi olmadigi icin, direkt futbola geciyorum.

Cuma gunu is yogunlugundan Fenerbahce - Kocaeli macini izleyemedim. Hos, gerek de yok... Sonuc beni (ve blogun diger - ve ender - yazari Magripli'yi) tatmin edici... Taner ilk defa bir buyugu bos gecti; ama Kocaeli ligde kalmak icin gerekli puani ve morali aldi... Gecelim...

Cumartesi gununun tartismasiz en onemli sonucu Ingiltere'deydi... Liverpool, "Ruyalar Tiyatrosunda" 4-1 galip gelmeyi basardi... Macin skora en cok etki eden ismi kesinlikle Nemanja Vidic oldu... (Turkiye'de olsa "pic pic, pic Vidic" tezahurati duyulmasi...)

Cumartesi'nin bizim topraklardaki karsiligi, bir nebze keyifli top oynayan Besiktas'in, Genclerbirligi'ni 3-0'la gecmesi oldu... Fabian Ernst'tir bu macin basi, ortasi, sonu... Ne zaman pes edecek bilmiyorum ama bu topraklar Nobre'den beri, takimi icin kendisini bu kadar paralayan bir yabanci gormemisti... Cisse mac aralarinda "olm iki dakika bi dur" diyor mudur, bilinmez...

Ingiltere'den bir baska skor da, Everton 3 - Stoke City 1 idi... Lige cok iyi baslayan, ama uzun zamandir dususte olan Stoke City, Championship'e dogru gidiyor... Yaninda Middlesborough ve WBA'i alarak...

Pazar gunu bizim topraklarda onemli mac vardi... Trabzon, Alanzinho'nun katkilariyla 1 puani kurtarirken; yenilen 2. golde Trabzon defansi ve Tony Sylva'nin yaptiklari acemiyceydi... 9 kisiyken yenilen gol bahane olmamali - yorgun ve sakat Galatasaray, bu sene ligi goturebilecek gibi degil...

Pazar gununun ilgincilkleri Fransa'daydi... Lyon'un senelerdir suren egemenligi tehlike altina girmisken, bir darbe de Auxerre'den geliyor, Lyon kendi evinde 2-0 kaybediyordu... Asil mac 2. ve 3. takim arasindaydi: Marsilya'yi evinde agirlayan PSG, maci kazandigi takdirde 2 puan farkla liderlige oturacakti... Ama olmadi; Gerets'in ekibi deplasmanda 3-1 galip gelince, lider Lyon'un 1 puan arkasina yerlestiler... Sene sonunda Lyon sampiyon olamayabilir - mucize.

Kalin saglicakla...

Lincoln, Lincoln ve Lincoln


Son 10 senede Avrupa'da basarili olan Turk takimlari ve kilit adamlari:

98-2001 Galatasaray - Hagi
01-2002 Galatasaray - Sergen
03-2004 Besiktas - Sergen
06-2008 Fenerbahce - Alex
08-2009 Galatasaray - Lincoln

Lincoln'suz nereye kadar gideceksin Galatasaray??

Gol atmadan...


Ertugrul Saglam pek de futbol sansi olan bir adam degilldi halbuki...

Lakin, bugun Eskisehir tek kale top oynamis; 3 tane de gol bulmasina ragmen Bursaspor 3 puanla ayrilmis deplasmandan...

Emre Toraman'in 45 dakikaya 2 gol sigdirmasi ise ayri bir basari...

Eskisehirspor 1 - Bursaspor 2

Emre Toraman [kk] - 15'
Emre Toraman [kk] - 37'
Vucko - 62'

Kadrolu Topcular: Altan Aksoy


Yeni bir seriye baslamis bulunmaktayiz... Kadrolu topcular serisinde, Turkiye 1. Liginde senelerce farkli farkli takimlarda top kosturmus - daha topcuyken Yilmaz Vural'in izinden yurumus - oyunculara goz atacagiz... Siftah ALTAN AKSOY ile...

Turkcell Super Lig'de 218 maca cikan, 43 gol atan bir oyuncunun akillarda en cok "Biz kelini gorunce Altan oyuna girsin demiyoruz" sozuyle hatirlanmasi talihsizlik... Ridvan'in bu sozleri, Galatasaray'da yedeklige kadar yukselen Altan'in kariyerinin bir ozetidir aslinda...

Aliagaspor'da profesyonellige adim atan Altan; ilk transferini, zamanin flas takimi, Cem Uzan'in Istanbulspor'una transfer olarak gerceklestiriyordu... 2 sene Istanbulspor'da oynayan Altan, asil dikkatleri uzerine cekecegi Adanaspor'a 1996'da imza atiyordu...

Dazlakligiyla kolaylikla ayird edilebilen Altan; Adanaspor'u once 1. Lige cikariyor; ardindan da toplam 3 sezon 1. Ligde Adanaspor formasi giyiyordu.

2002 senesinde Kocaelispor'la sozlesme imzaliyor; 2003'te Kocaelispor kume dusunce Konyaspor'a imza atiyordu... Konyaspor'da gecen basarili iki senenin ardindan, 2005'te kariyerinin zirvesine cikiyor ve Galatasaray'a imza atiyordu...

29 yasinda geldigi Galatasaray'da, bir turlu istenileni veremiyor; taraftarlar macin kaderini degistirecek oyuncunun Altan olmasini bir turlu kabul edemiyordu... Once kiralik olarak, ardindan bonservisiyle beraber memleketi Rize'nin yolunu tutuyordu...

2007 senesinde ailevi problemler yuzunden Rize'den ayrilan Altan, bugunlerde Mersin Idman Yurdu formasiyla 2. Lig'de (eski 3. lig) Mersin'i Bank Asya'ya yukseltmek icin forma giyiyor...

15 senelik kariyerine 8 kulup sigdiran Altan, her zaman yuzde tebessumle ve Umit Kayihan'in yedigi ayarla hatirlanacak...

Unutulmaktan iyidir... .

13 Mart 2009 Cuma

Keyifli Aramalar* - Sonsuza dek


Lafi uzatmiyorum, asil keyif aramalarda, buyrun bu haftanin incilerine...

5- Abdurrahim Albayrak Gol Sevinci: Hic de anormal bir arama degil. Lakin o kadar keyifli ki bu video; bu bahaneyle linkini vermis bulunalim... http://www.youtube.com/watch?v=x7k0tZ8xwRc&feature=related

4- Everton kivircik oyuncusu: Tahmin ediyorum burada amac "Marouane Fellaini" hakkinda bilgiye ulasmak... Yalniz, Google'dan bu kadarini beklemek sacma. Gel, sor, burdan vereyim cevabini... Belcika dogumlu bu kardesimiz, Standard Liege'den Everton'a transfer oldu. Fas orijinli Marouane, gecen sene Afrika kokenli topculara verilen (tatli su irkciligi) Ebony Shoe'un sahibi oldu... O kadar kariyer yap, sana hala "kivircik" densin- keyifli milletiz vesselam.

3- koln stuttgart arasi kac saat arabayla: Internette harita isiyle ugrasiyor olsam, su aramanin ardindan birakirdim isi... Lakin ugrasmiyorum... Usta, baktim da; haritalar; ama 3.5 saat diyor haritalar ama iyi kullansan, 3 saati bulmaz. ok tsk kib bye!

2- Rooney pipisi: Pipiden kurtulamadik arkadas... Bu hafta bir de ozel aranmis - Rooney pipisi diye... Hayir, su klavyelerin, ekranlarin dili olsa da konussa... Ha, cok merak ediliyorsa; sunnetsizdir herhal...

1- cubuk Turksel bayisi: Oy oy oy... Turksel'i anladim... Bayi de tamam... Cubuk Turksel bayisi ne oluyor anlamadim; su uc kelimeyi arayan bizim siteyi nasil buluyor hic anlamadim? Su arkadastan ricam, eger aradigini bulduysa, meramini bir ufak not birakarak aciklasin... Agatha Christie'den hallice gizem yaratmis uc kelimede....


* Keyifli aramalar: Google'dan aramak suretiyle siteye giren insanlarin aradiklari sozcukler...

United - L'pool


Haftasonunun tartismasiz en onemli maci - ve buyuk ihtimalle en keyifli gececek mac - Manchester - Liverpool karsilasmasi...

Rooney'in "Liverpool'dan nefret ediyorum" aciklamasi mansetlere tasinirken; akla Rafa'nin 9 Ocak'ta yaptigi "Alex ve United hakemleri cok etki altina aliyor ve cok onemli fikstur avantajlari var" aciklamasi geliyor...

O tarihte, Manchester United Liverpool'un 7 puan arkasindaydi...

Bu maca cikarken, Liverpool Manchester'i 7 puanla takip ediyor...

Iddia tuyosu vermis olmayalim; lakin Alex boyle maclari cok sever...

71'de 5


Besiktas, yarin Genclerbirligi ile karsilasacak... Ikilinin 72. maci...

Asil ilginc olan, Genclerbirligi'nin Besiktas'i sadece 5 kere yenebilmesi...

Yalnizca %7'lik bir galibiyet orani...

Turkiye liginde, 50'den fazla mac yapmis iki takim arasinda daha dusuk bir galibiyet yuzdesi var mi acaba?

Sanmiyorum.

Not: Fenerbahce - Galatasaray ornegini verecek arkadaslara simdiden selam olsun...

David ve City


David Villa'nin menejeri Manchester City soylentilerini tekrardan yalanlamis... "David, iddiali, ust duzey futbol oynayabilecegi bir yere gidecek" diyerek...

Bunlar laf-i guzaf; yilda 7.5 milyon euroluk bir teklife ben bile hayir diyemem, birak David'i (yazar burda kendisini Villa'dan ustun gormus)...

Hayir onu gectim, su cene ustu, dudak alti sakalinin modasi ne gecmek bilmedi arkadas be... Ustad Clarkson'un "yuzdeki vajinal killar" diye bahsettigi su sakali kesin gitsin birader...

12 Mart 2009 Perşembe

Yenildiler...


Bursa'nin basina Ali Tandogan talihsizliginin gelmesine yol acan Metalist (Kelebek Etkisi hesabi); bizim topraklarda bayagi tabu olmustu...

"Yenilmez armada" diyorlar; "gol bile yemediler" diye goklere cikariyorlardi...

Ayni ekolun takimi Dinamo Kiev (maci Kiev'de izlemek ister bu gonul); Metalist'i 1-0'la gecti...

Galatasaray macinin haberini/analizini, Magripli'ye birakiyorum; benim icin bu sonuc daha ilginc...

11 Mart 2009 Çarşamba

Bilmukabele

Galatasaray'in Hamburg'da karsilanmasindan bir goruntu. Taraftarlar kafilenin fotografini cekiyor. Otobusteki bir futbolcu da taraftarin...

10 Mart 2009 Salı

13'te 1


Bugun muazzam sonuclar vardi Sampiyonlar Ligi'nde...

Adina yakisir denilenden...

Asil kapisma yarin... Beraberligin rovansi...

Asil mac bu ikilinin. (Jose Sir'in boslugunu doldurur aslinda... Glazer duy sesimi)

13 kere karsilasmislar, Sir Alex sadece 1'ini, 2005 yilindaki 1-0 skorla, kazanabilmis...

Jose uc ayri takimla, 12 kere yenilmedigi Sir'e bir kez daha gecit vermezse, karizmasina karizma koyar...

Lakin zor is... Mac Manchester'in gibi duruyor...

(Bu satirin yazarinin son 29 iddia kuponunda sadece 1 kere kazanabilmesi...)

8 Mart 2009 Pazar

Haftasonu


Bir iki haftadir keyfimiz kacik; postlardaki azalma da ondan mutevellit...

Hafif toparladigimiz su aralar, Haftasonu serisine geri donelim...

Cuma gunu Galatasaray'i izledim... Saka gibi iki golle aldilar maci; hic bir sey oynamadan hem de... "Buyuk takimlar kotu oynadiklari maci aldigi zaman buyuk takimdir" derler ya... Yalan arkadas o; daha cok cekirge misali gorunuyor durum... Bulent'in kariyerindeki paralellik Loew veya Hiddink'ten cok; Riza ve Ridvan ile gibi duruyor... Bursa'daki gozle gorulur dusus devam ediyor... Ertugrul hocam, saygilar...

Cumartesi ise bir kac mac vardi ekranda... Once Besiktas'i izledim... 2-0 one gectigimizde "Turkiye'nin en iyi takimi, 6-1 aliriz maci" demistim... Nasil bir gaz varsa bunyede... Yorgunluktan dolayi 2. yarisi sizmisim; uyandigimda 3-2'nin golunu yemistik... Takim potaya girdi, havaya da... Lakin; asil olay Pazar gunu oldu...

Cumartesi gunu bir mac daha izledim: Villareal - Espanyol musabakasi, La Liga'da izledigim diger maclarin aksine gayet vasat bir macti... Nihat'in hatrina bile 60. dakikadan sonra dayanamadim... Ha, Nihat aynen Tugay gibi gittikten sonra futbolunu gelistirenlerin basinda geliyor... Su anda Turkiye topraklarinda kendisinin yakinindan gecebilecek bir forvet yok...

Pazar maclari, Trabzon'un puan kaybindan sonra daha da onem kazanmisti... Trabzon, Ersunitits hastaligina yakalanmis halde - ligin ikinci yarisi puan ustune puan kaybediyorlar... Sivas'in da kendi evinde maglup oldugu haberi gelince; merakla Kayseri-Fener macina oturduk... Oturduk derken yanlis anlasilmasin; yine yari uykulu halde ekrana bakarken icimiz gecmis; 2-0'ken ve Volkan yine embesilce rakibini tekmelerken uyandik... Sonuc ilginc... Fener su sezonda bile potada...

Simdi, iki paragraf acmak lazim...

Once, Bulent'e... Uygun olani.

Cok cirkin hareketler bunlar... Gol yiyince kulubeyi kirmak; mac sonunda kabadayi gibi hakemin uzerine yurumek... Sivas sempatisi (Magriplide hic olmadi bu) bir cogunda ortadan kayboldu... Kendi kuyusunu kendi kaziyor Uygun; bu sene ilk 4'e girerlerse iyidir.

Ikinci paragraf Fener'e... Cok kotu oynarlerken bir turlu ligden kopmadilar - butun kritik maclarda gulen taraf oldular... Tekrar potadalar; ve Alex'in formu devam ederse; bence en buyuk adaylar...

Lig bu sene altiyla ustuyle keyifli geciyor arkadas, hic bitmesiiiin hesabi...

Kendi Kendini Pişti Yapan Haber Servisi

İnternetSpor/İnternetHaber sitelerinde muhtemelen aynı servisin elinden çıkmış iki ayrı haber. İlkinin tarihi bugün. Akılları sıra attıkları başlıkla Lincoln'ün fan sitesinideki abartılı bir yazıyı tiye alıyorlar. Fan sitesindeki yazıda Lincoln'ün bu sezona dair başarılı istatistiklerine Messi ve C. Ronaldo'nun bile yetişemediği belirtiliyor.

Haber linki:

http://www.internetspor.com/lincoln-messiden-daha-iyiymis-news2818.html


Screenshot:

İkinci haberin tarihi bundan takribi 1 sene öncesi: 2 Ocak 2008. Alex'in istatistikleri Messi'nin üzerine çıkınca bugün Lincoln'de "ilginç haber" olan benzetme, "parmak ısırtıyor" şeklinde kendi elleriyle haber olarak girilmiş. Aferin size...


Lincon'un fan sitesiyle kafayi bozan bir diger haber servisi de Milliyet. Lincoln'un gol ve asistlerini neden uzerlerine aliniyorlar orasi muamma.

7 Mart 2009 Cumartesi

Wenger Kovulur Mu?


70 milyon teknik adama ev sahipligi yapan ulkemizde gipta ile seyredilen ender teknik adamlardandir Arsene. Ote yandan kariyerinin ortalarinda Turkiye ile yollari kesismis olsa mutlaka capsiz ve vizyonsuz diye kovulurdu, bundan adim gibi eminim. Adamin capini bizler gibi bir goruste cozemeseler de Emirates Stadi'ndaki Ingiliz taraftarlar da yavastan homurdanmaya baslamislar. Arsenal'in bugunlerdeki kisir futbolu ve kupasiz gecen senelerin birikimi Wenger'in Arsenal'deki mesruiyetini iyice sorgular hale getirdi. 2006'daki Sampiyonlar Ligi finali bile zaten organizasyonu Premier Lig yaninda Fortis Turkiye Kupasi gibi goren Ingilizler'i kazanilmadiktan sonra pek kesmedi (Rafa yatsin kalksin Istanbul'daki mucizeye dua etsin).

Oncelikle Arsenal orta sahasi Flamini gittiginden beri iyice direnc kaybetmis durumda. Ortada goze batan yeni transferler Nasri ve Arshavin yere yakin fines insanlari. Defans yetenekleri saglam omuz yiyince iki seksen yere serilmekten ibaret. Transfer cahili Besiktas bile devre arasinda Yusufla birlikte Ernst'i alirken Arsene hocaya "Arshavin'in yanindaki Ernst nerede?" diye sormaktan kendimi alamiyorum.

Transferde ikinci kil edici husus da guneydeki komsu Chelsea'nin har vurup harman savurdugu senelerde Arsenal'in mutevazilik takintisi, ustune de takimin dunya capindaki tek stari Henry'nin gonderilip, yerine isimsiz genclere yonelinmesi... Bu da kuzey Londra'daki taraftarlari azicik hakli olarak haset krizlerine soktu. Transfer konusu acikdikca Arsene'in burnunun dikine gitmesi de cabasi.

Ek olarak takimdaki genel disiplinsizlik ve de lider figur eksikligini ise artik tekrar tekrar dillendirmeye gerek yok zannimca...

Ayni serzenisleri Telegraph'tan Alan Smith'in soru cevap halinde yazdigi yazida gelen son soru "Sampiyonlar Ligi vizesi cikmazsa Arsene kovulur mu?". Smith'in cevabi "yavas", ama sonunda da ekliyor: Bu duzen bir sene daha giderse ne olur bilemeyiz. Evet, Arsenal onumuzdeki sene Sampiyonlar Ligi'ni haricten seyredip iceride de ayni direncsizlige devam ederse, dusunulemez durum gercek olur ve Arsenal yonetimi "Wenger'in arkasindayiz" aciklamasini yapar gibime geliyor.

4 Mart 2009 Çarşamba

Lincoln - Kewell - Meira

Fernando da az top cambazi degilmis. Cassio zaten ayri bir boyutta takiliyor. Hatta Harry biraz duz kalmis iki Portekiz ekolunun yaninda.



"Galatasaray iyi antreman yapmiyor" diye haber yapmak isteyen basin mensuplari icin referans veriyorum. Stad Basel olduguna gore antreman Eylul ayindan.

Lugano mu Kararsiz Maraton mu?

LigTv'nin internetteki haber kanali Maraton.com.tr'de 24 saatten az farkla yayinlanan iki haber var. Birinde menajerin agzindan Lugano'ya teklif olmadigi soyleniyor. Ertesi gun Lazio ile anlasmak uzere oldugunu iddia ediyorlar.

3 Mart 2009 - Lugano'dan Mujde

4 Mart 2009 - Lugano Gitti

Yapici elestiri: Birisi bu muhabire 2009 ajandasi gondersin. O da her gun kim hakkinda haber uydurdugunu yazsin. Sonra boyle komik durumlara dusmesin.

2 Mart 2009 Pazartesi

1 numarasi yok...


Iyice bulug cagi blogu olduk resimlere bakilirsa...

Kazin ayagi cok da oyle degil...

The Guardian arastirmis; "en hos 50 futbolcu esi/kiz arkadasi"ni...

1 numaraya da Peter Crouch gudubetinin (Ali Eren'e selamlar) sevgilisi Abbey Clancey'i yerlestirmisler...

Hayir, Peter abimize sozumuz yok ama; gonullerimizin sampiyonu Rafa dolayindan yengemiz olur...

Bundesliga'da neler oluyor


Ilk sok sezon basinda gelmisti... Ufak kasaba takimi Hoffenheim, firtina gibi basladigi sezonda, ilk yariyi da lider tamamlamisti...

Sonra, her Anadolu takimi gibi (evet arkadasim, bilerek yapildi) liderlige dayanamadilar...

Bu haftasonu oynanan maclarin ardindan, listenin basinda Herta Berlin var... Herta'ya sevgim Ali Daei'den oturu... Son 20 yilda lider oldugu baska bir hafta var mi acaba?

Listenin 2 numarasi da ilginc... Hamburg, bu hafta yenilince liderligi kaptirdi; ama yine de bu sene "overachiever" bir haldeler...

Hoffenheim ve Wolfsburg (bizim Golf'un memleketi) Bayern'in onunde yer aliyorlar...

Leverkusen, Stuttgart, Dortmund ve bizim Daum'un takimi Koln, listenin geri kalanini olusturuyorlar...

Bir kac sene oncesinin flas takimi Werder ve en keyifli ada sahip olan Monchengladbach bu seneyi zorlanarak gecirenler...

Avrupa'nin en cok seyirci ceken ligi bu sene gayet keyifli... Kafayi Mesut Oezil ile Baris Oezbek'ten kaldirip izleyemiyoruz ki...

1 Mart 2009 Pazar

Yaz Gelsin

Championship stadi degil...


Ama asagi kalir yani yok arkadas...