31 Ocak 2009 Cumartesi

Diane Kruger


Hos hatun...

Ufak tefek...


Henuz Danimarka ligini takip edecek kadar delirmedim... Haliyle, Alanzinho ismini gecen haftaya kadar duymayanlardanim (yazar kulunuz her seyi de bilmiyor...)

Bugunku maci da izleyemedim (saat farkinin gozu kor olsun), ama fanatik Trabzonlular "Brezilya'nin Gokdeniz'i" yaftasini yapistirmis bile...

Ufak liglerde oynayan, top cambazi Brezilyali konseptine hem asinayim, hem de o tipteki topcuyu severim... Alanzinho ile Yattara'li bir Trabzon, o arka dortluyu biraz oturtursa, hem uc buyuklerden puanini alir; hem de Anadolu takimlarinin kilidini cozer...

Pek buyuk ihtimal degil; ama uzun senelerdir ilk defa bir ihtimal Trabzon bu sene ligi goturur mu acep?

Mantikli aslinda...

Ben şut çekmeyi seven bir oyuncuyum bazen oluyor bazen olmuyor, hiçbir eleştiriden etkilenmeden pozisyon buldukça şut çekeceğim. Aldığım futbol eğitimi de bu yönde zaten. Sonuçta topu kaleye göndermezseniz gol olmaz.

- Sabri Sarioglu, "yanlis sut secimi yapiyorsun, kaleyi de bulmuyor" elestirilerine cevaben

30 Ocak 2009 Cuma

Faubert?


"25 yasina gelmis olup da, halen West Ham'da oynayan topcudan hayir gelmez" dusturu ile hareket eden bir bireyim...

23 yasinda West Ham'dan Chelsea yolu tutmus olan Lampard'i gordugum halde, istisnalarin kaideyi bozmadigina da inanirim...

Bugun ajanslara dusen haberlere gore, ex-Bordeaux'lu Faubert, Ramos'un transfer listesindeymis... Bu sezon kiralik, sene sonunda da 6 milyon Euro'luk bir satinalma opsiyonu ile Real Madrid'in yolunu tutacakmis Juilen...

Simdiden soyluyorum... Iki Diarra, Gago, Sneijder ve Van der Vaart'in bulundugu orta sahada, Juilen kesinlilke adam gibi top oynayamadan West Ham'a pasa pasa geri doner...

Not: Sahi bir Guti vardi, ona ne oldu?

Kot ustu...


Seric geldiginde "Panathinaikos Taraftari vs. Sinan Engin" polemigi olusmustu... Bir tarafta "Kardes Turkler" diye bayram eden Yunan tarafi; diger tarafta "Kariyerine bakin, Maradona gibi topcu" diyen Sinan...

Saf Besiktas taraftari "Belki bu sefer Sinan haklidir be" bekleyisi ile, bu koltuk isiticiyi beklerken; digerleri "bari buna cok tazminat verilmese" diye risk minimizasyonunu dusunmeye baslamisti bile...

Sonuc itibariyle, Seric'in kontrati iki tarafli fesh edilmis bulunmakta... Bu formayi en uzun sure kotun uzerine giymis olmasi da, bu guzide takimin transfer politikasini en iyi sekilde anlatan durumdur...

Beklenen isim: Fabian Ernst...

Ikinci yari ile birlikte daha geleneksel bir taktige donecegi tahmin edilen Mustafa Denizli; iki on liberosunu buldu bile...

Sene basindan beri ozlemle bekledigimiz 4-2-3-1'i gormek dilegiyle....

29 Ocak 2009 Perşembe

Omuz


Genc, teknik futbolcuyu ne kadar seviyorsam - sahada bir saniye bile durmayan, her yere kosturan; saglam topcuyu da o kadar severim...

Ekrem, bu sene Besiktas'ta en cok dikkati ceken topcu oldu - lakin cocugun bir handikapi var, sol omzu yillardir cikip durdugundan, ameliyat olmasi gerekiyormus...

Yazar kulunuz bu yaz omzunu cikardiginda 3 ay boyunca, bloga yazi yazmak dahil, bir cok aktiviteden kacinmis; yil sonuna dogru ancak toparlanmisti...

Gecmis olsun demek lazim, ceken biliyor tatsizligini...

Umit Karan'in Cezasinin Alt Okumasi

2 maclik cezanin abuklugunu ya da hakem triosunun kameralarin icine bakarak yalan soylemis olmasini tartismak bile yersizdir. Futbol federasyonun verdigi bu ceza ile verdigi mesaj cok acik: Benim hakemim her zaman haklidir! Ozguvenini kaybetmis insan veya muesseselere zaman zaman boyle dokunulmazliklar tanimak normal karsilanabilir. Bu tur bir uygulama her ne kadar adaletsiz gozukse de orta vadede kararlilikla devam ettirilirse butun futbol camiasinin kendine bir ceki duzen vermesi icin bir firsat olabilir. Kararlilikla kelimesini ozellikle vurgulamak isterim cunku daha once de orneklerini cok gordugumuz bu denemelerin hic birinde federasyon disaridan gelen baskilara karsi en ufak bir direnc belirtisi gosteremedi. En fazla iki hafta sonra butun duzen eskiye, hakemler de yiyecek piramidinin en altindaki cerez konumlarina geri donduler. Umariz bu sefer farkli olur, Galatasaray ve Umit Karan beyhude bir amac dogrultusunda yaralanmamis olurlar. Maalesef deneyimlerimiz umudumuzun tam aksi yonune isaret ediyor.

27 Ocak 2009 Salı

Metamorfoz



Kabuk degistirdik efendim. Blog postlarinin alanini da genislettik. Degisiklikler tam oturana kadar bir iki gun ufak oynamalar devam edebilir.

Şutör Anketi


Kaka modasina devam. Blogun takipcisi "Sampi" ile gecenlerde laflarken, "formda bir Ronaldinho, Kaka'dan 5 kat daha iyi sutordur" dedim. Ayni gun Kaka su golle resmen "hodri meydan ulan" dedi. Bize de sag uste anketi asmak dustu. Hangisi daha iyi cakar? Ronaldinho vs. Kaka.

Basiniz. Mouselar tiklatmakla asinmaz.

Manchester United Kopuyor


Bugun West Bromwich Albion'u 5 golle gectiler. Lig sonuncusuna karsi beklenen bir skor. Haber baska yerde. United 8 Kasim'daki Arsenal yenilgisinden beri kalesinde top gormedi. 11 mac eder. Guardian yeni bir Premier Lig rekoru diye yazmis. 11 maclik clean sheet, Mayis'taki 11. Premier Lig sampiyonlugunun habercisidir.

26 Ocak 2009 Pazartesi

Fortis...


Su yazar kulunuz bu dunyada oksijen solumaya basladi baslayali Fenerbahce Turkiye kupasini kaldiramadi...

Fener kupayi kaldirsin diye sacma sapan bir prosedur bile getirdiler... Lig sistemi ve iki elemeli play-off maclari; kupanin butun buyusunu ortadan kaldirdi...

Abiler, kupanin keyfi suprizdedir... Turnuvalarin heyecanli olmasinin sebebi, Luleburgaz'dir, MTK'dir, Pendik'dir...

Bizim ceyrek final eslesmelerine bakinca ise, Trabzonspor disinda ilk 6 komple ceyrek finale kalmis...

Arkadas, birileri mutlu olacak, birilerinin isine yarayacak diye; her seyin tadini kacirmak bizim kaderimiz mi?

Not: Daha cok mac, daha cok tv+reklam+sponsor geliri anlamina geliyor; farkindayim; tek sebep tabi ki Fenerbahce degil...

Not2: Magripli'nin dedigi gibi; Fenerbahce'nin sampiyonlugu sonrasi, kupa statusu TSL Sampiyonu + Amator Lig kulupleri olarak degistirilebilir... Sasirmam.

25 Ocak 2009 Pazar

Hesap kitap...


Ligin kalitesini ne belirler?

Oyuncu kalitesi, takim butcesi, marka degeri, teknik direktorler, cekisme, o, bu...

Benim amacim bilimsel olarak "bu lig kalitelidir" diyip, bunun belgesini almak degil (Orhan Kural abiye saygilar...)

Asagidaki hesap, bir kac ligin 1. ile 6.si arasindaki puan farkini gosterir... Her hangi bir bilimsel sonucu yoktur...

Premier League - 11 puan
TSL - 6 puan
Bundesliga - 6 puan
Ligue 1 - 6 puan
La Liga - 21 puan
Serie A - 13 puan
Portekiz - 8 puan
Iskocya - 24 puan
Yunanistan - 23 puan


Keyifli adam...


Bir ara alkolu aldi, takimdan uzaklastirildi; ironik bir sekilde, kacisi keyif memleketi Brezilya'da buldu...

Bugun Inter'in Sampdoria ile oynadigi Serie A macinda takimin tek golunu atarak, Inter'i tekrar tabelanin tepesine oturttu...

Keyif adami su Adriano; seviyorum keratayi...

Inter (4-4-2): Julio Cesar; Maicon, Samuel (Cordoba 46’), Chivu (Maxwell, 84’), Santon; Zanetti, Cambiasso, Muntari, Stankovic; Mancini (Figo, 78’), Adriano

Sampdoria (3-5-1-1): Castellazzi; Raggi (Ziegler, 60’), Palombo, Gastaldello (Padalino 49’); Stankevicius, Dessena, Sammarco, Franceschini (Bellucci, 63’), Pieri; Delvecchio; Pazzini

Gol: Adriano '45.

Turksel super liiig...


Saat farki nedeniyle, haftasonlarim bir cok okuyucudan farkli gelisiyordur buyuk ihtimalle...

Benim icin, yilin 34 haftasinin en buyuk keyfi; sabah uyanip, televizyonun karsisina gecip, sabah 9'da, kahvalti (ve bazen es-dost) esliginde lig maci izlemektir...

Lige 1 ay ara verilince; bu keyfi de ozlemistim...

Cumartesi gununun maci, beni bayagi hayal kirikligina ugratti.

Cok kotu bir Denizlispor'u yakalamis olan, buna ragmen kopuk kopuk oynayip, bir turlu hucumda cogalamayan bir Besiktas'i izlemek, beni Denizli'nin yetenekleri ile ilgili olarak daha da karamsarliga itti...

Pazar gunku mac ise, benim son zamanlarda en cok keyif aldigim TSL maci idi...

Orta sahasi hic olmayan bir Fenerbahce karsisinda, ozellikle bekleri ile ileri cikmayi dusunen, bayagi bayagi top oynayan Trabzon'u izlemek buyuk keyifti...

Direncsiz orta sahalar ile oynanan TSL maclari, kaliteli olmasa da, keyifli maclara yer yer sahne oluyor... Dunku macin golsuz gecmesinin iki nedeni vardi: Volkan ve Sylva. Ikisi de muazzam oynadilar...

Galatasaray'a gelince...

Saha + M. Yildiz + Abdulkerim'in sag ayagi = 2-0'lik net bir maglubiyet...

Umit Karan'i "Cok Ayip" dedigi icin atan hakeme ise hic deginmiyorum. O kartin cezasi kalkar arkadas...

Ligin geri kalanini takip edemedim (yazariniz, gonul ve maddi islerinden dolayi bu ara bayagi mesgul) onlar da baska bir zamana kalsin...

Not: Batugol 1'de 1 yapmis... Takipteyiz.

24 Ocak 2009 Cumartesi

Cumartesi Kankalari



Biri dunyanin en cok satan single malt viskisi digeri dunyanin en cok satan "gercek" dark cikolatasi. Piyasa adamiyim evet.

23 Ocak 2009 Cuma

Yeni Proje


Blogun sag tarafinda bir haftadir yukaridaki banner arz-i endam ediyor. Amator ruhla hazirlanmis yeni bir proje. Yuzlerce futbol blogunun arasindan secilmis bir kacini toplu olarak izleme imkani sunuyor. Keyif Arasi da var. Buradan buyrunuz...

22 Ocak 2009 Perşembe

Turnuva Marslari



Sampiyonlar Ligi marsi kadar etkileyici "jingle" az vardir. Marsin hem tamaminin hem de tek tek dizelerinin crescendolarla costukca costuran bir dinamigi vardir. Kura cekiminden, maclardan once takiminiz o sene katilmissa iyice bir havaya sokar adami. Nereden aklimiza geldi durup dururken? Sampiyonlar Ligi disinda da mars denemeleri varmis. FIFA, UEFA kupasi ve Major League Soccer. Hepsi suradan dinlenebilir. Hicbiri SL gibi olmamis nitekim. UEFA Kupasi muzigi terletmeyen deodorant muzigi, MLS tam bir kopya, FIFA'ninkine ise eh iste...

20 Ocak 2009 Salı

Benim de Soyleyeceklerim Var (*)


Safimizi belli edelim; telafuz edilen rakamlar dogruysa Kaka'nin satilmamasi Milan acisindan agir salakliktir. Amacim herkesin ak dedigine kara demek degil. Basindan beri savundugum tezi ancak simdi bloga dokme sansini bulabildim. Bir haftadir hangi gazeteyi hangi blogu acsam iki eli havada semayi seyreden 22 numarali adami goruyorum. Zenginin mali zugurdun cenesini ancak bu kadar yorar. Biz de yoracaktik ama araya baska isler girdi.

Tezimize geri donelim. Milan kadrosunun yarisi bugun futbolu biraksa yarin emekli maasi toplamaya baslar. Butcenin de cok parlak olmadigi bilinen su donemde kadroyu genclerle yenilemek icin gelen bu sansi reddetmek icin rasyonellige iyi bir set cekmek lazimdi. Ona da taraftarlarin histerik hezeyanlari vesile oldu. O taraftar ki tek tek sorsan 150 milyon Euro'ya satmayacagi hicbirsey aklina getiremez.

Transferin 4 tane aktoru var. Milan taraftari, yonetimi, Manchester City ve Kaka. Hadiseden bana gore hepsi de agir yarali cikiyor. Milan taraftari tertemiz genclerle dolu yeni bir takim seyretme sansini Kaka'ya biat ederken geri tepti. Burada Kaka'nin da "kalmak istiyorum" demis olmasi bence tek hafifletici nedendir. Ama o kadar hak hukuk meralisi bir kitle olsalardi Fatih hoca dogru duzgun mac yapmadan postalanirken de ayni durusu sergilemeleri gerekirdi. Ote yandan Milan yonetimi durup dururken ruhsuz paragoz damgasi yedi. Dunya'da hangi klubun futbolcusuna o para teklif edilse, yonetim bir durup dusunur. Manchester City ise artik bizim hali sahadan Korkut abiyi bile istese pazarlik 10 milyon Euro'dan baslar. Kaka'ya gelirsek, saha icinde ve disinda adamligindan asla taviz vermeyen en sevdigim futbolcularin basinda gelen Kaka kendi halinde Milan'da takiliyordu. Simdi 150 milyonluk teklifin agirligi omzuna lonk diye biniverdi. Tanri yardimcisi olsun. Yalniz futbolu biraktiktan sonra muhtemelen kendisini Vatikan'a cagirip aziz yaparlar. Oturup onu dusunerek teselli olabilir.

Transferin bizdeki yansimalarina gecersek, Turk futbolseverlerin muthis romantik oldugunu ogrendik. Endustriyel futbola karsi dimdik durduk. Milan uzerinden!... Kapi komsusu Bosman kurali ile Galatasaray'in kanini emmis, Deloitte para liginin 5.si AC Milan nasil birden modern futbolun Che Guavera'si oldu bunu birisi bana anlatsin. Bir de Milan'in Kaka'yi satmasi halinde yapilacak kadro genclestirme operasyonu icin ilk sirada Arda'yi yazanlar var. Hani takimin ruhunu para ile degismiyorduk? Iki satirda sattiniz davayi be ustalar.

Son olarak blog ve forumlarda bolce gordugum bir konudan bahsetmem gerek. Farkinda degiliz ama Turkiye'de irkciligin eteklerinde dolaniyoruz. Elestiriler icerisinde Araplar'in bol buldugu yag da kalmadi pompaciliklari da. "Hepimiz Etoo'yuz" deyince irkciliktan pacayi yirtmiyoruz maalesef. Insanlari milliyetlerinden bagimsiz olarak degerlendirmek gerekli. Hangi milletten oldugu hicbir bireyi baglamaz. Ayni sekilde hicbir fevri davranis da yapan bireyin milletini baglamaz. Yani su transfer uzerinden Filistin'e cikarimlar yapmak da patavatsizliktir. Robinho 40 milyon Euro'ya Madrid'e giderken dunyada soykirim yok muydu? Benzer miktarlara Torres Liverpool'a, bu sene Berbatov United'a gecti. Ayip degil mi?

(* Umut Sarikaya reise hurmetler)

18 Ocak 2009 Pazar

Fenomen


Pep'in oyunculuguna hayrandim...

Mujdat'i, Zeki'yi izleyerek buyudugum goz onune alinirsa; Keane gibi, Pep gibi, hem orta sahayi kontrol eden hem de cok iyi oyun kurabilen ortasahalari gorunce etkileniyordum...

Pep'in oynattigi takima daha da hayranim...

Barcelona, Deportivo La Coruna'yi da 5-0'la gecerek iki rekora birden imza atti: 19 macta 50 puan toplayarak, Real Madrid'in 47 puanlik rekorunu; ve bu 19 macta 59 gol atarak, ilk yarida en cok gol atma rekorunu kirarak ilk yariyi lider bitirdi...

Keyifli top oynuyorlar; saygida kusur etmemek lazim...

Hikmet Karaman ve Arsene Wenger

Hikmet hocanin kendi dailymotion.com accountundan:

16 Ocak 2009 Cuma

24 ve yeni esas hatunlar

24'teki yardimci aktris guzel bir hatun. Ayrica Janeane Garofalo oynuyor bu sezon. Seviyoruz kendisini. Insallah kostebek falan cikmaz da butun sezon kalir. Seveni varsa Elisha Cuthbert de arz-i endam edecek deniyor. Gonul isterdi ki onun yerine Nadia Yassir olsun. President'in oglunun nisanlisi da guzel. Ismini kovalayacak kadar tutmadim ama. Bilen varsa yorum ciziktirsin. Onun disinda dizi ayni tas ayni hamam. Surprizi var tabi de soyleyip kavga cikartmayalim.

Kiefer Reis ve guzel yardimci aktris


Janeane abla

12 Ocak 2009 Pazartesi

Iki Sene Oncesi

http://yenisafak.com.tr/Spor/?t=17.01.2007&i=24896

Bugün forma yarın Hamit

İki başkan önceki gece geç saatlere kadar gurbetçi futbolcunun transferini görüştü. Canaydın'a Hamit'in formasını hediye eden Rehberg, “Hamit'i şimdi veremeyiz” diye konuştu

Bugün forma yarın Hamit
(Anlatilmaz yasanir bir fotograf. Cizgili gomlekli, gobekli amcam kim? En sagdaki abimiz hiphop dans figuru mu sergiliyor?)

Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ile Schalke 04 Kulübü Başkanı Gerhard Rehberg önceki gece geç saatlere kadar Hamit Altıntop'un transferini görüştü. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün davetlisi olarak İstanbul'a gelen Schalke Başkanı Gerhard Rehberg ile Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, Büyükçekmece Kaya Ramadan Oteli'nde bir araya geldi. Toplantıda Hamit'in transferi ile birlikte, Galatasaray Kulübü'nün Seyranteye'ye yapacağı stat inşaatı ve gelecek yıl Schalke Kulübü ile Bolu'da ortak kamp yapılması konuları gündeme geldi. Canaydın, İstanbul'daki ikinci görüşmede, Schalke Başkanı'nından Hamit'i resmen istedi. Rehberg, Hamit'i şimdi bırakamayacaklarını söyleyip, gurbetçi futbolcunun sözleşmesinin sezon sonunda biteceğini, ayrılmak istemesi halinde Galatasaray'a gitmesi için elinden gelen çabayı sarfedeceğinin sözünü verdi.

CANAYDIN UMUTLU

Toplantı çıkışı açıklama yapan Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın yaptıkları görüşmeler sonucunda, “Hamit Altıntop'un sözleşmesi sürdüğü için şu an itibariyle devre arasında Galatasaray'a gelmesi söz konusu değil. Rehberg bize Hamit'in formasını getirerek bir jest yaptı. Ancak söz verdiği gibi Hamit bir aksilik olmadığı taktirde sezon sonunda Galatasaray'da olacak. Ayrıca Türkiye'de de Galatasataray'dan başka hiçbir kulüpte oynamayacak” dedi. Yıllardır Galatasaray'ın en büyük hayali olan Seyrantepe projesinin artık hayata geçmek üzere olduğunu belirten Canaydın, “Başkan Rehberg ile görüşmelerimiz sırasında ki en önemli konu Seyrantepe'ye yapacağımız stadyumdu. Model olarak Schalke'nin stadı “ARENA” yı örnek aldık. Neler yapmamız gerektiğini Rehberg'den alıyoruz. En kısa zamanda camiamızın büyük sabırla beklediği Galatasarayımıza yakışır stadyumu Seyrantepe'ye yapacağız” diye konuştu.

Kaya Otelleri sponsor olacak

Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, Hamit zirvesinde gurbetçi futbolcunun transferi için gerekli olan finansman desteğini de buldu. Canaydın toplantıya ev sahipliği yapan Kaya Ramada Oteli'nin sahibi Burhanettin Kaya'yı, Hamit'in transferinde sponsor olma konusunda ikna etti. Kaya Otelleri'nin sahibi Burhanettin Kaya ile ayrıca Galatasaray ve Schalke kulüplerinin gelecek yaz Bolu'da yapmayı planladıkları ortak kampın masraflarını üstlenmeyi kabul etti. Schalke Başkanı Rehberg her yönden çok yararlı geçen toplantı öncesinde Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın'a Hamit'in formasını hediye etti.

Servet de Zenitli oluyor

Sivasspor'un milli futbolcusu Servet Çetin'i Rusya'nın Saint Petersburg kentinin Zenit takımının resmen istediği bildirildi. Teknik Direktör Bülent Uygun, Galatasaray'ın da peşinde olduğu futbolcuları Servet Çetin'i, Fatih Tekke'nin forma giydiği Rusya'nın Saint Petersburg kentinin Zenit takımının resmen istediğini, iki kulüp arasında görüşmelerin sürdüğünü açıkladı. Servet, Zenit'le anlaşırsa Fatih Tekke ve CSKA Moskova'ya transfer olan Caner Erkin'den sonra Rusya Birinci Ligi'nde top koşturan üçüncü Türk futbolcu olacak. Bu arada Sivasspor iki sezondur kadrolarında yer alan Dos Santor Anderson'u, Çaykur Rizespor'a verdi.

17.01.2007

11 Ocak 2009 Pazar

Tokat


Hayir kupa macindan bahsetmeyecegim... Fener 3'te 3 yapmis, Tokat'i deplasmanda yenmis... Normal.

Asil mac 0 meridyeninde oynandi...

Kilo verdim vereli iki haftada bir hasta haldeyim... Cuma'dan beri yataktan kalkamaz oldugumdan "en azindan mac izlerim" avuntusuyla dolaniyordum... Dunku Besiktas maci felaketti; bugunku Manchester - Chelsea macina baglamistik umudu...

Beklenen oldu, hasta halimle 12 saat uyuyunca maci kacirdim, lakin yazilip cizilene gore, Sir Alex Scolari'yi fena tokatlamis...

Vidic, Rooney ve Berba'nin golleriyle 3-0 yenmekle kalmamislar; bu hafta Stoke'u gecemeyen Liverpool sayesinde, lider olma sansini da ele gecirmisler...

Bu sene de "sampiyon belli, ikinci kim olacak"...

9 Ocak 2009 Cuma

Ac kalan tavuk


Seyh Mansur Manchester City'i aldigindan beri bayagi bayagi kendini kaybetti... 

Mark Hughes'e Kaka, Messi, Terry veya Villa'dan bir veya bir kacini alacagina dair soz veren Mansur'un sarsilarak kendisine gelmesini diliyorum...

Baska bir sey dileseymisim....


Klisenin kralidir... "Baska bir sey dileseymisim olacakmis..." O senin zaten kafana en cok yatan, en makul seyi istiyor olmandan kaynaklanmasin? 

Yusuf Simsek guzellemesini yazdiktan bir iki gun sonra, hic hesapta yokken, Yusuf'un Besiktas'a imza atmak icin Istanbul'a geldigi yazilir cizilir oldu... 

Modern zaman para birimi olan "genc oyuncu"lardan 2 tane kullanmis Besiktas bu transferde... Biri net katkisi 0 olan Tuna; digeri ise benim Besiktas takiminda en begendigim 3-5 adamdan biri olan Aydin Karabulut... 

Magripliye gore Karabulut'u 500 bin'e geri alma sarti "kolpa" - ama eger Demiroren elindeki en yetenekli topculardan birini Yusuf icin harcadiysa, elveda ay elveda feza...

8 Ocak 2009 Perşembe

Resmi Bobi

Bobiler'deki Guiza'yi Huzne Bogmaca konusuna fenerbahce.org'dan misilleme gelmis:

Resmin ilisigindeki roportajda "Bakmayın siz ilk yarıya. Alışma dönemi bitti. Oklarımı ikinci yarıya sakladım." diye buyurmus muhterem. Usenmeyip boynuna sahici bir atki asaydin be Guiza. Photoshop'un kadar inandiricisin...

7 Ocak 2009 Çarşamba

Cagdisi yenilik...


Derwall'e sabah aksam duacidir Mustafa Denizli... 

GS ile yasadigi ilk sampiyonlugu onun yardimcisiyken, ikincisini onun kurdugu kadroyla yasadi... Ucuncu senesinde icerde kotu, disarda iyiydi... 2000/01'deki Yildirim destekli Fenerbahce basarisindan baska cokca metal basarisi da yoktur... 

Simdi, yerel lig haricinde herhangi bir takima taktik vermemis ben, "Mustafa Denizli diplomasini yirtsin" temali aptalca bir serzeniste bulunmayacagim... 

Yalniz, oynattigi "degisken stoperli", "kurgusuz orta sahali", "bes atak alti defans" taktigini "yeni", "atak" ve "hucum futbolu" olarak yorumlayan futbol ulemalarina selam etme hakkini kendimde sakli buluyorum...

50'lerin yildizlara dayali futbolundan sonra, 60'larin Catenaccio'su sarmisti futbol alemini... 

60'larin bu duvarini yikan, Michels tarafindan bulunan, Kovacs tarafindan mukemmelestirilen "Total Football" olmustu... 70'lerin Ajax'i ve Hollanda Milli takimi, temelde takimin bir butun olarak hareket etmesini ongoren Total Football'i sahaya yansitmis, hatta Michels bunu Barcelona'ya da tasimis, bugun o hayrani oldugumuz Ispanyol ekolunun olusmasina on ayak olmustu...

80'lerin sonu ve 90'larin basinda tekrar yildizlara dayali bir futbol anlayisina donulusu izlerken; 2000'lerde moda "cift on libero, tek forvet" gibi aslinda o guzel oyunu langirttan farksiz hale getiren pis deyimler oldu.

Mustafa Denizli'den geldik, ordan devam edelim... 

Bizdeki ulemalar, Denizli'nin oynattigi sacma sapan futbola "yenilikci, hucum futbolu" gibi sifatlari uygun goruyorlar... 

Kendi oyuncusunun bile anlamadigi, 3 stoperden bozma adamin yaninda sag ayakli bir sol bek, forvetten bozma bir sag kanat, iki on libero, iki dolasan oyuncu, bir de kisa boylu pivot forvetten olusan "taktigi" ile kagit uzerinde de sahada da basarisiz islere imza atiyor...

Atiyor da, bizim memlekette anlamadigini ya dibe sokan ya goge cikaran vardir... 

Uzayli gorunce tas atan, aslan "Allah" diyor diye tapan insanlarin oldugu sevdigim memleketimin eli kalem tutani da farkli degil...

30'larin, 40'larin futbolcularinin anilarini okuyun... Modern futbolda antrenorun "idman yaptiran"dan - "taktisyen"e gecisinin daha emekleme safhalarinda olan bu donemde, Denizli'nin oynattigi futbolu goreceksiniz... 

Ayagi top yapan iki dolasanin yaninda bir golcu, ardinda amaclari topu o ucluyle bulusturmak olan 7 kisinin oynadigi top 50'lere kadar oynanan toptu... 

Bugun "cagdas" dedigimiz futbol bundan farkli... 

Artik stoperin "top yapabilmesi" ekstra degil... On liberonun oyun kuramayani stoper bile olamiyor (Makalele tipinden Xavi tipine gecis ne de cabuk oldu)... Kolektif oynayamayan takimin uzun vadede basarisi olamiyor (bkz: Real vs Barca; Chelsea vs Manchester; Inter vs Milan). 

Hal boyleyken, bizim "cagdas futbol" 70'lerin Total Football'indan cok da farkli degil... 

Yani cagdaslik 30 yil oncesine donerek mumkun olmus bugunlerde... 

Saati geri saran Denizli de aslinda dogrusunu yapiyor; yalniz, hizini alamamis olacak ki, fazladan bir 30-35 yil sariyor... 

2-3 adama bel baglayarak, bloklari birbirinden uzak tutarak, defanstan supriz cikislara umut baglayarak oynanan maclar, ancak Di Stefano'ya sahipsen gunu kurtariyor... 

Nobre'yle degil... 


5 Ocak 2009 Pazartesi

Marek Hamsik


Bu adamin adini cok duyacagiz... 

21 yasinda, Slovak, stili ile Lampard'a benzeyen; aynen onun gibi ceza sahasinin icine direkt girmeyi seven, golunu de atan bir orta saha...

Hamsik simdilik Napoli'de, ama benim tanidigim Jose; eger Inter'de hakikaten kalacaksa, kendisini "satan" Lampard yerine Hamsik'i Milano'ya getirir...

Frost/Nixon


Uzun zamandir izlemek istiyordum, nihayet dun amacima ulastim. Olmus, gidiniz; gorunuz efendim... 

Frank Langella en azindan bir yardimci oyuncu oskarina aday gosterilmezse bu iste bir ilginclik var demektir...

4 Ocak 2009 Pazar

Son mohikan


Uzun saclari, sigara icisi, umursamaz abi tavirlari, yumusak bilekleri, ince paslariyla 80ler futbolcusunun son temsilcisi Yusuf... 

Bana futbolu sevdiren o jenerasyondan aldigim tadi bir de Sergen'den (hadi, Hagi'yi de katalim) aldim bugune dek... 

Yusuf da birakinca, atletizme donecek su guzel oyun, ona yanarim... 

Trabzon isi oluyor gibi diyorlar, eh yakisir abime...

L'Equipe XI


Fransiz L'Equipe 2008'in en iyi 11'ini belirlemis... 

 Casillas – Dani Alves, Rio Ferdinand, Nemanja Vidic, Patrice Evra – Lionel Messi, Xavi, Steven Gerrard, Cristiano Ronaldo – Zlatan Ibrahimovic, Fernando Torres

Kullanicilarin oyuyla belirlenen ilk 11 de uc asagi bes yukari ayni (rakamlar oy sayilarini belirtiyor)

Casillas (17, 963 votes) – Sergio Ramos (17, 828), John Terry (16, 953), Rio Ferdinand (15, 148), Philipp Lahm (19, 526) – Dani Alves (12, 953), Steven Gerrard (28, 418), Kaka (12, 876), Franck Ribery (29, 601) – Lionel Messi (25, 073), Cristiano Ronaldo (26, 728)

Bosmanima gel...


Fotodaki abi, endustriyi son yillarda en cok sallayan adam suphesiz... Futbolculugu bir halta benzemeyen Jean-Marc Bosman (su ismi hatirlayamamam, Live.com'da dakikalarca cebelesmem de cabasi) oyuncularin "modern kolelik"ten "zengin pici" statusune gecisindeki en onemli kilometre tasidir... 

Buyrun efendim, Italya'da bu sene itibariyle kontrati bitecek olan oyunculardan bir kuple: 

Hernan Crespo (Inter), Pavel Nedved (Juve), Simone Inzaghi (Lazio), Christian Panucci (Roma), Kroldrup (Fiorentina)

Listenin en iyilerinin bunlar olmasi, Serie A icin hayirli bir durum. Sonuk yildizlarini bir silkeleseler, calcio bomba gibi donus yapacak sikintili Italya'ya... 

Koprusel

Her firsatta cok paralari oldugunu belirtmekten hoslanan Manchester City'nin yeni sahipleri, bu sefer aciklanmayan bir ucret karsiliginda Wayne Bridge'yi Manchester'a getirdiler. 


Robinho, Shaun Wright Philipps gibi oyuncularin yaninda, futbolu sade ama duzgun oynayan, gosterissiz Bridge, bence Jo'dan sonraki en iyi transferleri. 

Hoffenheim gibi alttan degil, Chelsea gibi tepeden baslayarak geliyorlar ama, bir yandan da su modern futbol endustrisini tumuyle dagitsin diye icten ice basarili olmalarini istiyorum...

City'i, ilerde buyuk ihtimalle Charlton'u filan frenlemek icin cikacak kurallar, bizim gibi futbolu sozde degil ozde sevenleri mutlu edecek gibi geliyor...