Sampiyonlar Ligi yari finalinin ilk tur maclari sonunda %51 favoriler (selamlar Mustafa hoca), Manchester United ve Chelsea. Nami diger gecen senenin finalistleri. Sampiyon Kluper Kupasi'nda ayni iki takim bugune kadar ardisik final oynamadilar. Aslinda UEFA'nin hicbir kupasinda (UEFA, Kupa Galipleri, SKK) bu olay gerceklesmedi. Terry eminim onumuzdeki 7 gun rahat uyumayacak.
29 Nisan 2009 Çarşamba
27 Nisan 2009 Pazartesi
Her ayrilik bir vurgun degmeyin yaslarima
"... benden selam soyleyin butun asklarima"
Labels: Bayern Munih, Jurgen Klinsmann
26 Nisan 2009 Pazar
21 Nisan 2009 Salı
Icimizden biri - Alex Ferguson
Her ne kadar Sir unvanina sahip olsa da, Alex Ferguson'un pis dovusmeyi seven bir insan oldugunu kimse inkar edemez. Rakip belledigi insanlara bel alti vurmaktan hic cekinmeyen bir adam. Calderon ve Mourinho ile polemikleri de hafizalarda tazedir. Bu hafta piyango Benitez'e vurmus. Liverpool'un Blackburn'e karsi 4-0 kazandigi macta ikinci golden sonra su hareketi yapiyor Benitez:
Hafta ici bizim Alex yirtik dondan firliyor ve Benitez'in hareketi Blackburn Hocasi Allardyce'a isinizi bitirdim manasinda yaptigini iddia ediyor. Herif Sir olunca kimse sormuyor tabi koskoca Big Sam'in avukatligi sana mi kaldi diye.
Dikkat edilirse Ferguson polemige kiminle ve ne zaman girecegini cok iyi ayarlayan bir adam. Onun tam zitti olarak Mourinho'yu sayabiliriz. Onune gelenle dalasan Portekizli eminim sabahlari aynada kendisine bile laf sokuyodur. Tam aralarinda bir yerde de bizim Fatih hoca var. Buyuk hoca olmanin yolu saha icinde oldugu kadar saha disindaki faktorleri de dogru manipule etmekten geciyor sanirsam.
Labels: Alex Ferguson, Fatih Terim, Jose Mourinho, Rafa Benitez, Sam Allardyce
18 Nisan 2009 Cumartesi
Wenger - shake it like there is no tomorrow
Taraftariz biz, cekeriz cefa,
nolur bir daha dansetme Arsene hoca...
Labels: Arsenal, Arsene Wenger, Villareal
15 Nisan 2009 Çarşamba
Updıs Dumtıs
Ses matrisi üzerinden müzik yapma modası başladı. Yamaha Tenorion diye muazzam bir aleti piyasaya sürdü, 2007'den beri Ingiltere'de ısınma turları yapıyor.
Alet YouTube'dan kendi meşhurlarını üretmeye başladı bile:
Konsepti denemek için bu taraftan alıyoruz:
http://lab.andre-michelle.com/tonematrix
12 Nisan 2009 Pazar
Cahil
Televizyona "futbol otoritesi" sıfatıyla çıkan insanların kıraathane muhabbetinden öteye gidemeyen yorumları beni sıkıyor. Anlık, rüzgarın estiği yöne göre, kanaat önderi ağzıyla yapılan yorumlar... Somut yaklaşımdan bu kadar uzak olununca bir hafta dedikleri diğer haftayı tutmuyor. Saçma sapan ve yalan yanlış söylemlerle kafa şişiriyorlar. Muhterem Toroğlu, Bülent Korkmaz'a laf sokarken arada buyurdu ki bir futbolcu birlikte antremana çıktığı adamın başına gelierse o takımdan hayır gelmezmiş. Dünyada örneğini hiç duymamışmış.
Yazık bu herifi tonla parayla yurt dışına gönderip yerinden maç izletiyorlar. Milan'ı defalarca tribünden izlemiştir. Ancelotti ile üç Şampiyonlar Ligi finaline çıkıp ikisini alan takımın kaptanı Maldini değil midir? Bu zatlar halı sahada mı birlikte oynadı? Puyol-Guardiola, Deschamps-Del Piero diğer ekürilerim. Saysak daha kimler çıkar.
Hadi oradan Erman. Manavdan futbol öğrenmeye çok meraklı olsam iki adım ötedeki çarşıya yürürüm.
11 Nisan 2009 Cumartesi
5 Nisan 2009 Pazar
Haftasonu ozel - Mactaydım I
Labels: Besiktas, Fenerbahce, Istanbul, Keyif Arasi Ozel
4 Nisan 2009 Cumartesi
Yusuf Simsek ve Kara Panterler
Yusuf'un kupada attigi golde de dikkat etmistim ancak ilk defa gordugum icin es gectim. Bugun de golden sonra yumrugunu kaldirinca bilincli bir hareket oldugunu anladim. Yusuf kuvvetle muhtemel kendi capinda bir gol sonrasi imzasi yaratmis. Hareket sade ama bir o kadar da carpici. Ister istemez de 1968 Olimpiyatlari'nda spor tarihine damgasini vurmus su olayi hatirlatiyor:
200 metre finalinde dereceye giren iki ABDli atlet o zamanlar ulkelerinde siyah haklarini tatli sert savunanlarin kullandigi "black power" selamini veriyorlar. Ancak fotograftaki en ilginc oyku belki de onlerindeki adam Peter Norman'a ait. Avustralyali atlet madalya seremonisi oncesinde bakiyor ki Amerikalilar bir seyler pesinde. Siyah eldiven takilmis sag eli kaldirarak verilen "black power" selamini sergileyeceklerini anliyor ama sorun su ki Amerikalilar'dan sadece birisi eldivenlerini getirmis. "Biriniz sag elle digeriniz sol elle verin selami" diye verdigi tavsiye Amerikalilar'in aklina yatiyor ve yukaridaki sahne ortaya cikiyor. Mini eldiven krizini cozerken o zamanlar dunyayi karistiracak hareketin onundeki son engeli kaldirdigini biliyor muydu acaba? Norman ek olarak seremonide giydigi esofman ustune Amerikan kurek takimindaki bir sporcudan odunc aldigi "Olimpik Insan Haklari Projesi" armasini takarak arkasindaki protestoya destegini acikca belli etmisti.
Ceketteki armanin faturasini Norman ulkesine donunce cok agir oduyor. Siyasi bir sembol olarak algilandigi icin medya ve olimpik yetkililer agir elestirilerde bulunuyorlar. 1972 secmelerinde iyi bir derece yapmasina ragmen olimpiyatlara goturulmuyor. Hatta Sydney 2000 Olimpiyatlar'inda dahi ulkesi tarafindan hicbir organizasyona davet edilmiyor. Bu vefasizligi goren Amerikali'lar Norman'i oyunlara kendi davetlileri olarak cagiriyorlar...
Asagidaki fotografta San Jose State Universitesi'nde olayin anisina dikilmis heykel gorunuyor. ABDli atletlerin hareketine destek cikmak isteyen herkes oraya ciksin diye Norman'in podyumu bos birakilmis. Hayatini degistiren olaya dair heykelde kendisinin yok sayilmasi Norman adina guzel bir jest mi yoksa talihsizlikler silsilesinin son halkasi mi bilinmez...
Yusuf diye baslamistik. Sormak lazim: Hepimiz Etoo muyuz Yusuf? Belki de Yusuf cocukken zencidir. Bir yerlerden fotografini bulur cikartir.
Collina Blog Tutar Mi?
Italya hakem birligine gore hayir. En azindan faal hakemlige devam etseydi boyle bir lukse sahip olamayacakti (Turk insaninin dunyada sevdigi tek hakem olmasi bile kurtarmiyor elemani). Italya'da -bir zamanlar memleketimizde oldugu gibi- hakemlerin mac sonrasi herhangi bir soz soylemesi yasak. Yeni getirilen kurallara gore bu kisitlamalar mac sonrasina degil butun yasamlarina yayilmis. Italyan hakemlerin televizyona ek olarak, gazete, blog, email gibi kanallardan da iletisim kurmalari artik yasak. Macin sicagi sicagina hakemlerin konusturulmamasini anliyorum da bu kadar konusma yasagi bana biraz absurd geliyor.
Milwaukee Bucks forveti Charlie Villanueva'nin devre arasinda cep telefonundan mikro bloguna post girdigi haberi daha yeni turladi. Fena mi olur bir Fenerbahce macinin devre arasinda Twitter'da soyle bir yazi gorsek?
Selcuk Dereli: Alex cok artistleniyor. Devam ederse ikinci devre cakacam kirmiziyi. xoxo