Perez cok keyifli adam.
Baskanliga adayligini acikladigindan beri yukaridan ucuyor; asagiya inme niyeti yok gibi... Bugun de aciklamis, "Baskan olursam Kaka, Ronaldo ve Ribery Real formasini giyecek" diye...
Gecen gun Long Island'lari fazla kacirinca ben de "abi 92-93 model bi Ferrari alsak, tamirini filan da ogreniriz, keyifli olur" demistim... Arkadaslar gulmuslerdi.
Perez'in arkadasi yok sanirim...
29 Mayıs 2009 Cuma
Ne ictiysen ondan istiyorum
Labels: Cristiano Ronaldo, Florentino Perez, Franck Ribery, Kaka, Real Madrid
Kral olamadan
Lige renk katti; ama takimi dusmekten kurtaramadi Taner...
33'unden gelen sohreti ile 2 sezon daha super ligde oynar; ondan sonra da "abi bi Taner vardi, ne oldu ona" diye hatirlanir...
Bu lig ne Okan Yilmaz'lar, ne Serkan Aykut'lar gordu...
Ha bir de Celil vardi, ne oldu ona?
Labels: Okan Yilmaz, Serkan Aykut, Taner Gulleri
28 Mayıs 2009 Perşembe
futbloglar.com banner değişimi
Dikkatli okuyucular farketmistir. Blogun sag ust kosesinde kisa bir suredir komsu bloglarin bannerlari rastgele gozukuyor. 3 Puan'dan Ack'in fikrini ortaya attigi banner degisimi programinin test surusuydu. Bugun hayata gecti. Amac blog okurlarini diger ilginc bloglardan haberdar etmek. Bloglarin da ziyaretci paylasimi vasitasiyla birbirlerine destek olmalarini saglamak.
Su an programa, widget'in deneme surecine destek olan alti blog uye durumda. Bu sayi futbloglar.com okurlarinin verdigi oylarla secilecek bannerlar ile kisa surede daha yukariya tasinacak.
Bizim Keyif Arasi'nin bannerini benim kreatif yonlendirmem ile icindeki Photoshop dehasini kesfeden blogdas Comert hazirladi. Sahane oldu. Eli mouse tutan bloggerlarin bunu bir meydan okuma olarak gorup kendi bloglarina daha guzelini hazirlamalarinda bir sakinca yoktur.
Labels: banner degisimi, futbloglar.com
26 Mayıs 2009 Salı
Luxemburgo For the Win
"3 buyukleri sampiyon yapan ilk teknik adam" tanimi fazla kolay gelmis olsa gerek ki basinimiz Mustafa Denizli'ye yeni rekorlar bulmak pesinde. Bunlardan en cok bahsedileni: bir ligi 3 farkli takimla kazanmak. Biraz zorlama bir rekor pek tabi (zorunlu bkz. fenerbahce kirmak uzereyken tanimlanan rekorlar). Dunyada farkli ligleri 3 takimdan fazlasiyla bile kazanmis teknik adamlar var (en basitinden Gerets ve Luce). Mevzubahis rekorun kriterleri ile biraz arastirdim ve telsizlerin efendisi Vanderlei Luxemburgo'yu buldum. Brezilya ligi'ni Palmeiras, Corinthians ve Cruzeiro ile kazanmis. Mutlaka baska teknik adamlar da vardir ama 1 ornek yeterlidir. Mustafa hocam kusura bakma. Senden daha kismetli bir kul ermis bu rekora.
Labels: basin, Mustafa Denizli, Rekor, Vanderlei Luxemburgo
24 Mayıs 2009 Pazar
Ingiltere'de iki veda
Fotograf dedigin bu... Yorumsuz olanindan; lakin yorumlayalim ucundan...
Gecen hafta sormustum: dogdugun yer mi, doydugun yer mi vatan diye... Blackburn taraftarina soracak olursaniz, Tugay'in yuvasi kesinlikle adada... Muthis bir veda oldu - sonuna kadar hakettigi bir sekilde... 30 yasinda kendini bu kadar gelistiren, bu denli komple bir topcu olan adam daha olmamistir... Eyvallah Tugay...
Ikinci veda ise yine bir vetarandan, Alan Shearer'dan geldi... Newcastle 16 yilin ardindan Championship'in yolunu tuttu. Para her sey degilmis arkadas - Hull City 35 puanla ligde kaldi (son yillarin kumede kalma averaji 37 idi); Newcastle 34, Middlesbrough 32 puanla lige veda etti...
Newcastle'nin kadrosundan bir iki adami bizim ligde gorursek, pek de sasmamak lazim gelir... Tuncay'in onu ise acik... Mavi-beyaz olmasa da, bir bakarsiniz kirmizi-beyaz'a devam eder...
Labels: EPL, Newcastle United, Tugay Kerimoglu, Tuncay Sanli
15 dolarlik mac
Bilen bilir - en zor huylarimdan biri en sacma seyin bile bana "ozel" gelmesini istemem... Hani aslinda "sen de herkes kadar ozelsin" bu sacma sapan duyguma verilecek en guzel cevap ama, ben yine de bir seyler oldugu zaman ucundan kiyisindan aidiyeti yasamayi da ariyorum...
Bu terapik girisin bir anlami var elbet: bugunku mac benim icin iki (belki uc) acidan cok keyifliydi...
1. Besiktas sampiyon. Evet buyuk konusuyorum.
2. Daha gelmeden kendisine guzelleme yazmistim. Geldikten hemen sonra da ne kadar sevindigimi... 2003'te Sergen sampiyonlugu getirdiginde arkadaslara diyordum, 'keske bu sefer de Yusuf atsa, sampiyonluk oyle gelse' diye... Kalbim temizmis.
3. Sene basinda Magripli ile iddiaya tutusmustuk. Besiktas ile GS arasindaki puan farkini 5$ ile carpacak, ustte olan takimin taraftarina verecektik. 15 dolarlik bir mac izledim bugun. Mac sonrasi mangaldaki etler Magripli'denmis meger...
Allah keyfimizi bozmasin...
PS: Sevgili kitle - yorum yazin arada bir, opuyorum, tsk kib bye...
Labels: Besiktas, Magripli, Yusuf Simsek
22 Mayıs 2009 Cuma
Uckagit...
Muthis sacma bir kelime oyunu denemesi oldu baslik...
Lakin olay cok ilginc.
Tribun sovu icin kullanilan beyaz kagidi top haline getirip sahaya atan adam (daha dogrusu, o kagidi oradan alip, eBay'e koyan) su anda 4510 Euro daha zengin. Millette para, Werder'de bu sans olduktan sonra; o kagit daha da fazla eder aslinda...
Hos, netice itibariyle, bizim cingene Luce kupayi hakeden tarafa kazandirdi; o ayri mesele...
Labels: Mircea Lucescu, Uefa Kupasi, Werder Bremen
En keyifli kaciris...
Blogu vidblog'a cevirmeyi cok da sevmiyorum, lakin suna denk gelince; buraya asmadan olmaz... Buyrun efendim, en keyifli 30 kaciris...
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Mijatovic Kurtlar Vadisi'ne
Cizgili takimi, kolali yakali beyaz gomlekleri ve geriye yatirdigi saclariyla, Real Madrid futbol direktorunden cok Yugoslav kotu adamina benzeyen Madrid'li Sinan Engin gorevinden istifa ettigini aciklamis...
Sharon Stone ve Andy Garcia'yi kariyerlerinin dibiyle tanistiran Pana Film'e sesleniyorum...
Aradiginiz Balkan soslu mafya lideri artik issiz.
Yapin teklifinizi.
Labels: Mijatovic, Real Madrid
19 Mayıs 2009 Salı
Bisiklet II
Labels: Bisiklet, Street Trial
Yuzde Otuz-mus
Bir kac ufak dikkat cekici nokta...
- Takimin iki stoperinden biri olan Lugano, 24 lig macinda 7 gol atarken; takimin iki forvetinden biri (hatta bazen teki) olan Guiza 30 lig macinda topu aglarla 8 kere bulusturmus.
- Guiza'nin bu sezon attigi gollerin yuzde otuzu Besiktas aglarina gitmis
- Eski Real Madrid'li forvet Roberto Soldado, 12 gol atarak, Getafe'nin bir sezonda en cok gol atan oyuncusu olmus. Bu sifat 2006-7 yilinda 11 gol atan Guiza'ya aitmis.
- Guiza, 2003 yilinda once Recreativo'ya, orada forma sansi bulamayinca Barcelona B'ye kiralik olarak verilmis. Milletin altyapi takimi bile kiralik oyuncu aliyormus.
Labels: Daniel Guiza, mismus
Son kupa
Son UEFA kupasi yarin sahibini buluyor...
Istanbul'daki son final kadar zevkli gecmesini beklemesem de; Luce'nin Kadikoy'de kupa kaldirmasi bayagi keyifli olacak...
Labels: Uefa Kupasi
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Taninmayan buyukluk...
"Hoca bu sene geldi. İlk senesi. Ligi, oyuncularını, belki bir yerde Fenerbahçe'yi, büyüklüğünü tanımıyordu."
Labels: Ali Bilgin, Fenerbahce
17 Mayıs 2009 Pazar
Ukala
Futbol seyircilerinde gozlemledigim - anlam veremesem de benim de arada bir gosterdigim - bir ukalalik var...
Mac icindeki duraklamalara dikkat ettigini belirten, yarinin 44. dakikasi yaklastikca yerinde duramayan, kipir kipir oynayan adamlar var... Bu adamlar, dorduncu hakem o isikli tabelayi kaldirmadan once atlayarak, "dort dakika uzar abi mac" yorumunu dillendirip, topu hakeme atiyor.
Ulan o kadar kolpa bir iddia ki bu...
Hayir, ortalama bir mac, cok anormal bir sey olmadigi surece, ilk yarida 1 ikinci yarida 3 dakika uzuyor.
Hafif bir sakatlik ya da bol gol olan bir macta 4 dakika, orta saha mucadelesi seklinde gecen bir macta 2 dakika uzatma oluyor...
Yani, akli iki gram calisan adam, maksimum 1 dakikalik sapma ile macin ne kadar uzayacagini tahmin edebilir...
Lakin, er kisi ortaminda su ukalaliktan ne paye toplandi arkadas... Hayir ben de yapiyorum, "bak abi, hakikaten dort dakika uzadi" diyen yancilardan gazi aliyorum ama...
Yapmamak lazim. Hepimiz efendi adamlariz sonucta...
Carlos'un vedasi...
Manchester United, iki gun once Arsenal ile berabere kalarak sampiyonlugu kucaklamis, kendi evinde turunu da atmisti...
Macin - en azindan bir kisim taraftar icin - diger onemli bir ani 67. dakikaydi...
67. dakikada Tevez Manchester United formasiyla taraftara son selamini veriyor, yerini Park'a birakiyordu...
Bir kac gun onceki postta tanittigim menajeri geri adim atmayacagini, Alex Ferguson ise United'in o menajerin isteklerini karsilamayacagini soylediginden beri bu veda beklenir olmustu...
Modern futbolun giderek azalan savascilarindan Carlos...
Real veya Arsenal gibi yumusak bir takima gitmesin de...
Labels: Manchester United, Tevez
Galatasaray Rovers'li Tugay...
Tugay Galatasaray formasiyla 236 mac oynayip 34 gole imza atmis... Onemli bir istatistik...
Lakin, su anda oynanan macla Blackburn formasini 231. kez giyiyor...
Hani bir laf vardir, "insanin vatani dogdugu degil doydugu yerdir" diye... Futbolcular icin en cok formasini giydigi takim mi, yoksa futbola basldigi takim mi yuva?
Bilemedim.
Labels: Blackburn Rovers, Galatasaray, Tugay Kerimoglu
Green & Black's 70%
Gazetelerde arada bir haberler cikar; yapilan arastirmalarda cikolatanin mutluluk hissi uyandirdigi, x hastaligina karsi milyonda bir koruma ihtimali sagladigi bulundu vesaire diye... O cikolata diye bahsettikleri sey Milka ve turevleri degildir. Hatta "bitter" de denilen "siyah cikolatalar" da genelde tam anlamiyla cikolata kategorisine girmez. Nedeni de kakao aromali kati findik ezmesi olmalaridir. Bir urune tam anlamiyla cikolata denmesi icin kompozisyonunun en az %60 kakaodan olusmasi gerekir.
O kakao da cetrefilli malzemedir. En iyisini dunyanin sayili ureticileri kapatirlar ve cikolata yapip mucevher fiyatina ensesi kalin kesime kakalarlar (tatmak bendenize nasip olmadi. arastirmam icin bloga bagis yapin. maksat ilim irfan). Seri ureticilere kalan vasat kakao ise cikolatada %70 oranini buldugunda genelde kasikla Nescafe yiyormus hissi uyandirmaya baslar. Mevzubahis ezberi bozan marka Ingiliz Green & Black's. Agizda eriyen tad dediklerinden. Ureticinin dedigine gore sirlari kakao yagi dedikleri malzemedeymis. Damakta muthis bir meyve tadi birakiyor. Goruldugu noktada tuketilmesi caizdir.
Labels: Cikolata, Green and Black's
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Manchester Sampiyon - II
EPL'de sampiyon belli, ikinci de buyuk ihtimalle Liverpool...
Asil heyecan 5-6 pozisyonu, ve kume dusme hattinda.
Tuncay'in rovasatasiyla Middlesbrough bugun Villa'dan 1 puan almayi basardi. Haftaya West Ham'la oynuyorlar; lakin Hull City'nin, buyuk ihtimal yedek kadroyla sahaya cikacak Manchester United karsisinda bir puan bile almasi Middlesbrough'un dusmesi anlamina geliyor...
Newcastle'da isler daha da karisik - 5.ligi isteyen Aston Villa deplasmanina gidecekler... Everton da 7.ligi (ve Europa Ligini) birakmak istemeyen Fulham karsisinda olacak... Newcastle galibiyet harici herhangi bir sonucta, onca yatirimla beraber Championship'e dusecek...
Newcastle'in dususunu izlemek sadistce bir zevk vermiyor degil... St James Park'ta Millwall'i gorecegimiz de varmis megerse...
Labels: EPL, Manchester United, Middlesborough, Newcastle United
15 Mayıs 2009 Cuma
Domuzlarin Uctugu Gun*
Rosicky bugun Arsenal ile antremana katilmis. Hayir, takimdan ayri duz kosu ya da kondisyoner denetiminde salonda calisma falan degil, bildiginiz takimla beraber full antreman. Dunya uzerindeki en iyi Cek futbolcudur benim gozumde. Adama issizlikten UEFA.com'da mutemadiyen Sampiyonlar Ligi Fantasy takimi sectiriyorlardi. Cek kankanlarini takimina dolusturdugu icin pek bir puan da alamiyordu gerci. Onumuzdeki sene acisini cikarta cikarta kendisini secer umarim. Song'un yanina bir tane daha kesici alirlarsa Arsenal ilginc bir takim olacak seneye.
*: http://www.urbandictionary.com/define.php?term=when%20pigs%20fly
Labels: Arsenal, Tomas Rosicky
Samimisiniz anladik...
Su unluyu tanidigini belli etmek hastaligi (ecnebiler name dropping diyorlar) ne menem seymis be... Ufak bir dizide basrolun hoslandigi ama cok da vakit gecirmedigi arkadasini oynayan oyuncuyu tanidigi icin ilgi bekleyen adam taniyorum ben...
Bu hastaligin kendisini gosterdigi baska bir grup da futbolcu menajerleri. Fotografta gorunen hormonlu Polat Alemdar, Carlos Tevez'in menajeri...
Dun baglandigi Sky Sports haberlerinde, spiker kendisine "Alex Ferguson \Tevez'e kontrat teklifi yaptik' dedi, nedir bunun asli astari?" diye sordugunda, cevabina "Carlos'a boyle bir teklif gelmedi..." diye baslayan adamdan tiksiniyorum iste...
Tamam arkadasim, samimisiniz, e adama da gun icinde soy ismiyle hitap etmiyorsun, ona da eyvallah (bana 'Sst Comertoglu, naber usta' diyen adamla arama mesafe koyarim) ama insan icine cikip aciklama yaptiginda bir sarsil da kendine gel ulan...
Hayir, hadi bu blogu okuyanlar insanlar topcularin ismini az cok biliyor; ama bizim bu cemberin disina bir adim attiginda Ortega'ya Ariel; Beckham'a David; Tevez'e Carlos diyeni bulamazsin...
Isin artistliginin pesinde olan adama, "Uche'nin da on adiyla hitap etsene esek" demek lazim gelir...
35.5'tan 35
Izmir'in takimlari icinde en cok sempati duydugum takim Altay bugun BAL'in en tadsiz takimi Kasimpasa'ya penaltilar sonucunda elenince; kendisine Izmir'li dedirtmeyen Karsiyaka'yi tutar olduk...
Izmir deplasmanini ozledik birader...
Labels: Bank Asya 1. Lig, Karsiyaka
Erhan yuvaya donuyor...
"O zaman sahada rakibini öpen oyuncu alacagiz"
Labels: Aziz Yildirim, Erhan Albayrak
Adebayor Gider Mi?
Guardian diyor ki taliplileri arasinda Milan (gecen sene oldugu gibi) ve de Chelsea varmis. Abramovic de hastasiymis bu yurumeye anca 4 yasinda top gordukten sonra tenezzul eden Togolu'nun. Pek tabi ki boyle bir transfer hadisesine Manchester City'nin de bodoslama dalmasini bekleyebiliriz. Direkman Togo'nun gayri safi milli hasilasini teklif etmelerini bekliyorum ben sahsen (2.5 milyar dolar). Arsene Wenger bir aciklamasinda Adebayor'u satacaklarini yarim agizla yalanladiktan sonra "bir futbolcuyu satacaksak Ingiltere'de rakiplerimize bile satmakta sorun gormuyorum" diye eklemis.
Bence de satilmali Adebayor. Yas artik 25 olmus, kadronun geri kalaniyla arasindaki jenerasyon farkindan dogan anlasmazliklar ortaya cikabilir. Ayrica Arsenal'de liderlik vasfina yaklasmis tek oyuncu. Ne olur ne olmaz, maclarda isler ters gittiginde ve takim "self destruct mode"a girdiginde takimi derleyip toparlayacak bir figure her an donusebilir. O nedenle bir an once bir rakibe satilmali ki en olgun cagini Arsenal'de gecirmesin. Henry gibi baska bir takimin efsane kadrosunda yer alsin. Yalniz Adebayor gider de Arsene hoca Danimarka'nin Batuhan'i Bendtner'i birinci santrfor diye onume koyarsa kendisiyle cok pis papaz oluruz simdiden soyluyorum. Wenger bana hikaye anlatmasin.
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Fenerbahce kupayi en son aldiginda...
Magripli hatirlatti... Fenerbahce kupayi en son aldiginda ortam nasildi?
Bir kac keyifli nokta:
Resimdeki Commodore bilgisayar teknolojisinin ulastigi son noktayi temsil ediyordu
Bulent Ersoy halen sahne yasakliydi (Magripli surada sehir efsanesi olusturmus)
Metallica henuz studyo albumu yapmamisti (Kill 'em All - 1983 Agustos)
Michael Jordan, Charles Barkley ve 84 draftinin 1 numarasi Hakeem Olajuwon henuz NBA'de forma giymeyi bekleyen universite gencligi idi
Mustafa Denizli futbolculuk kariyerinin son yilinda Galatasaray'a transfer oluyordu
Microsoft Word daha piyasaya surulmemisti (Word 1.0 - 1983 Ekim)
Ve en son olarak... Bu satirlarin yazari henuz dogmamisti
Unutulanlar icin... Yorumlar hemen asagida.
Labels: Fenerbahce, Turkiye Kupasi
10 Mayıs 2009 Pazar
1 milyon pixel ve Sabri
I-Movix SprintCam v3 NAB 2009 showreel from David Coiffier on Vimeo.
Yukaridaki video 1080i ile saniyede 1000 kare alinarak hazirlanmis (kamera). Bir gun eninde sonunda Sampiyonlar Ligi ve Super Lig'in super slow motion kameralari bu uber slow motion kameralar ile degistirilecek. Iste o gun Sabri'nin eski aciga sonbahar yapragi gibi suzulen ortalarini hic olmadigi kadar net gorecegiz ve takdir edecegiz.Labels: Sabri Sarioglu
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Keyifli ayar
Olay Howard'in toy zamanlarinda geciyor...
Gecen seneki o muhtesem cikisini bu ayara mi borclu bilemeyiz...
Labels: Allen Iverson, Dwight Howard
2010 Askina
Corinthias ile ciktigi 13 macta 10 gol atinca, Dunga'nin bile dikkatini cekmis Ronaldo.
"O hic bir zaman gol atmayi birakmadi" dedikten sonra, "10 mac ustuste oynamasi cok guzel, devami gelirse 2010 kadrosunda kesinlikle dusunurum" diye konusmus.
Hadi aslanim - son bir kez daha bir dunya kupasinda izlet kendini...
O sacma sapan sac modellerini bile arar oldu gozlerim.
Senin yoklugunda Guiza'yi, Drogba'yi golcu diye lanse ediyorlar - icim aciyor.
7 Mayıs 2009 Perşembe
Ne evden ne Kiev'den...
114 kafa Ingiliz bir araya gelince, ortaya sacma sapan bir rekor cikmis...
Manasizliga sapka cikariyorum...
Labels: Dingiltere
Bitik imparator
Adriano 12 gunluk emekliliginden cabuk dondu...
Henuz 9 sene once baslayan futbol kariyerinde ilk oynadigi takimdi Flamengo... Inter'e transfer oldugunda once kiralik verildi, ardindan 2004-05 sezonundaki 16 macta 15 gol attigi performansi ile adini duyurdu...
Cabuk parlayanin cabuk sondugu sahalarda, once kilolariyla, ardindan alkolle bogustu...
Adriano Leite Riberio Flamengo'ya bitik bir imparator olarak dondu...
Ronaldo Corinthias'a gittiginde nasil sempati duyduysam, bu arkadas o kadar itiyor beni...
Uzak dursun.
6 Mayıs 2009 Çarşamba
F***ing Disgrace
Chealsea kanadi dogal olarak isyanlarda. Bir Turk takimi Barca karsisinda skoru buraya getirip dort verilmeyen penalti ile elense evvela Turkiye'nin Isvicre buyuk elcisini geri cagiririz, Fransa'ya da "Platini must be clever" diye nota cekeriz. Akabinde Senes Erzik'in UEFA'daki vasfini sorgular, sonra da az ceza almamiz icin kapisinda yatariz. Ceza demisken asagida tepinen Drogba'ya rahat 5 mac diyorum. Soramadan da gecemeyecegim, hakem fucking disgrace ise senin iki macta kacirdigin karsi karsiyalar ne be Didier kardesim? Hele dun aksam Valdes'in ayagina nisanladigin pozisyon? O kadar musaittin ki ceza sahasinda yardiran Anelka bile sana pas vermeyi tercih etti.
Labels: Barcelona, Chelsea, Didier Drogba, Nicolas Anelka, Sampiyonlar Ligi
Besili
Chelsea - Barcelona eslesmesinin ikinci perdesinin hakemi Tom Henning Øvrebø UEFA tarihinin en skandal yonetimlerinden birisini sergiledi. Boyle basiretsiz hakemlere Galatasaray - Antep macinda gulup geciyoruz ama Sampiyonlar Ligi yari finaline hic yakismadi. Malouda'ya faul caldigi pozisyon tartisilir bir fauldu. Ama faulse de ceza sahasinin 1m icerisindeydi. O pozisyona hem faul deyip hem de ceza sahasinin disina tasimasi macin geri kalaninda kovalayacagi eyyamlarin habercisiydi. Chelsea'nin penaltilarini, fizigi ile andirdigi hayvanin tren seyredisi gibi seyretti. Kisacasi macin agirligini gobeginin agirligi ile dengeleyemedi.
Barcelona'nin oyununa da, Roma'daki finalin potansiyeline de diyecek hic bir kelimem olamaz. Yine de eslesmenin kuskusuz galibi Hiddinkli Chelsea idi. Haklari yendi.
Labels: Barcelona, Chelsea, Sampiyonlar Ligi
2 Mayıs 2009 Cumartesi
Bushmills
Irlanda viskisi. Irish blendler kategorisinde Jameson'un bir gomlek alti denilebilir. Icimi cok rahat. Viski nedir bilmeyen her insan bununla baslamali. Cikolata ile kankaligi bir yere kadar. Ikinci kadehte sattim Glenfiddich'e dondum. Iskocya'nin topragi bambaska bir haidse. Olur o kadar...
Labels: Bushmills, Glenfiddich, Viski
Haftasonu Ozel - Mactaydim II
Kaldigimiz yerden devam...
Gazeteler bir gun oncesinden "Barbaros bulvarinda Mesale yuruyusu" var diye yazmisti... Arkadaslarla konusma imkani bulamadigimdan, ne boyutta oldugunu hayal edemiyordum. Peder "Kazan'in onunde bulusalim" dediginde - once "Kazan mi" diye dusunmus, ardindan kabul etmistim...
Mac gunu gelip catmis; ben Etiler'den stada nasil gecerim diye dusunmeye baslamistim ki - mesale yuruyusunun asil boyutunu kavradim. Barbaros kilit; iskele mahser; Besiktas carsi birali sis bulutu olmustu...
Taksiye "Ihlamur'a cek abi" demis; henuz bitmis olan Fulya tesislerinin ordan Besiktas'a dogru yurumeye baslamistim... Carsiya geldigimde, siyah-beyaz bir sel uzerime akiyordu... "Sahil yolu kapandi herhalde, insanlar arkalardan cikacaklar stada" diye dusunmus, bu dusuncemi Kazan'in onunde bekleyen babama da acmistim...
'Insanin basina ya meraktan ya ...' sozune inanan, "illa bir sey olacaksa, bari meraktan olsun" dusturuyla hareket eden babam; onunden gecen ilk formalinin koluna yapisip "niye o yone gidiyorsun birader" (birader mi?) diye sorunca aldigi cevap keyifliydi: "karnimiz ac abi, yemek yiyecegiz". Her formayi gecirip mesale yuruyusune katilanin maca gitmedigi gercegini daha yeni idrak ediyorduk, sevgili okur...
Karni ac Besiktaslilari arkamizda birakarak, sahil yolundaki kalabaliga karisiyor... Stada dogru tezahuratlar, bira siseleri, mesaleler ve kufurler esliginde gidiyorduk... Aslinda opera bile vardi bu yuruyuste - hayatinda Figaro'nun Dugunu'nu duymamis adam, bagira cagira Fener icin operayi icra ediyordu... Bira kokulu ve sise kiriklariyla dolu sokakta, kulagimizin pasi atilirken oldu ne olduysa...
Hemen ufak bir parantez acalim: yarin obur gun wikipedia'da apartman cocugu adli bir entry olursa, bir alttaki fotografi kullanmanda bir sakinca yok sevgili okur. Birinci sinif apartman cocugu (buyuyunce adimiz efendi adam oldu, o ayri) bir bunyenin yasadiklaridir bunlar. Donuyorum hikayeye...
Opera esliginde yuruyen guruh, bir anda yolun karsi tarafina dogru akmaya basladi... Olayi tam kavrayamadan, kafasinda siyah beyaz soytari sapkasi olan bir adam tarafindan durtulmek suretiyle biz de bu akima katildik... Soytari bir yandan agzini kapatirken, bir yandan da "biber gazi sikiyor i..ler" diye bagiriyordu... Biz bu i...lerin kim oldugunu dusunurken, soytarinin yaninda Efes Pilsen sponsorlugunda "Sizin 164. yildonumunuzu s...yim" dediginde anladik ne oldugunu...
Ta Abdulhamit zamanindan beri uc kisiyi bir arada gorunce dagitma icgudusu depresen polis; mesale yuruyusunu de bozmak istemis; kalabaligin uzerinde panzerle su sikmak ve biber gazi atmak gibi ozelliklerini sergilemeye baslamisti...
20 saatlik yolculuktan cikmis, alabildigine jet-lagli bunyem, bir anda kendine gelmis; topuklarim gotume vura vura kosmaya baslamistim... Asil ilginc olan, butunuyle Fenerbahceli olan babamin, adeta otuz yillik amigo gibi bir yandan saga sola laf yetistirerek, ote yandan yasina cok da yakismayacak bir kivraklikta, topuklari kiciyla temas ede ede, benden onde kosuyor olmasiydi...
Yadirgayayim mi; oksureyim mi, burnumdan akan kani mi durdurayim bilemeden, kendimi bir cay bahcesine atmis, olan biteni izlemeye baslamistim...
Icimdeki kofti anarsist ortaya cikmis, yanimda Tekel 2000 sponsorlugunda cayini yudumlamakta olan - daha once hic tanimadigim, ama biber gazinin da etkisiyle bir anda samimi oldugum - abiye donup "abi coluk cocuk var, goruyorsun, durup dururken ortami geriyor bunlar" dedim...
Sigara dumani agzindan henuz tumuyle cikmadan cay icmeye calisan abi, bardagi agzindan cekmeden okkali bir kufur savururak beni onaylayinca, o zamana degin hic duymadigim kadar siddetli bir aidiyet duygusu yasadim.
Besiktasliydim ulan ben de...
Agzini yuzunu yikayan, bir anda Fenerbahceli kimliginden siyrilip, en az benim kadar Besiktas'li olmus babam da lavabodan cikmis, "hadi oglum, gel ote taraftan Kapali Alt'in yolunu tutalim" der olmustu...
Bir misyonumuz vardi...
Besiktas - Kayseri maci Kapali Alt'tan izlenecekti...
Yarin: "Abi burda kibar olmayacaksin dediler; ayak uydurunca maci en kral yerden izledik"
Labels: Haftasonu, Keyif Arasi Ozel
Gezelim gorelim...
Bizi takip eden okuyucular farketmistir - takribi bir aydir yazi yazamiyorum (serinin devami birazdan geliyor, o ayri)...
Nedeni keyifliydi...
Uzun bir suredir ilk defa adam gibi bir tatil yaptim.
TRT 2'nin muthis programi Gezelim Gorelim gibi olmasa da-Istanbul, Munih, Budapeste parkuru ile tamamladigim bu seyahatten; en keyif aldigim fotograf ustteki kare...
Onde bu yazar kulunuz; arkada - turkusunu ayrica sevdigim - Estergon Kalesi... Hani kaf'a verilse de, verilmeyen kal'a...
Bugun, kalenin ortasinda Macaristan'in en buyuk kiliselerinden biri yer almakta...
Fotografin cekildigi noktanin da Slovakya topragi olmasi ayri bir ilginclik...
Hosbulduk.
1 Mayıs 2009 Cuma
Tribunlerin Genc Yetenegi
Iki seneye kalmaz Barca, Man Utd tribunleri pesine duser bu gencin. Keske imkanimiz olsa da Galatasaray kapalisina kazandirabilsek.