31 Ocak 2011 Pazartesi

Tyson Umit



Tek yumrukta adami havada 180 derece dondurmek kolay degil...

Artik nasil bir kufur yediyse Umit, nasil bir adrenalin olduysa...

27 Ocak 2011 Perşembe

Zaytung-vari


"Sota/Arcil ikizleri gibi olur diye aldik, Suheyl/Behzat kardesler gibi ciktilar" 

- Senol Gunes, Besiktas maci sonrasi Polonyali ikizleri begenmezken...

12 Ocak 2011 Çarşamba

Yediginden cok

FM oynadigimiz yillardi... Takim sampiyon olamayinca reload yapmisligim cok yoktur, ama ergen donemlerde Malatyaspor'la UEFA sampiyonlugunu en az 7-8 load esliginde yasamis bir teknik direktordum...

Lakin, bir seyi erken ogrenmistim, yediginden fazlasini atmak, ancak ve lakin bilgisayar oyunlarinda, bir de Real Madrid ve Barcelona'nin tarihinde olan bir olgu... Futbol dediginde, en totalinden bile oynasan, once yemeyecek, ondan sonra atacaksin... Kadronda Messi bile olsa, orta sahan, defansin ve kalen saglam degilse, iki elinle bir maci dogrultamazsin.


Lakin, bugun Schuster'in sahaya ciktigi kadro ve taktik anlayis, "beyler yediginizden fazlasini atin"dan ote degildi. Netekim de oyle oldu, 1 yedi 2 atti, 2 yedi 3 atti, bir sekilde giden maci cevirdi Besiktas... Ha, bugun cevirdi, yarin da cevirir aslina. Turk topraklarinin cok da gormedigi bir ileri kombinasyonu var dayinin... Ama, bizim anamizin liginde hala "cizgi defans", hala "ofsayt taktigi", hala "tek on libero" israri surerse, IBB ilk yarida yaptigini bu yarida Holosko-katkili yapar, tadindan yenmez...

O yuzdendir ki, artik Necip mi girer kadroya, Manuel mi toplar ortasahayi, ya da 7 kisiyle saldirmaktan mi vazgecer dayi, bilemem ama, eger 17'de 17 isteniyorsa, bu mantalite oyle ya da boyle degisecek...

Ha bir ihtimal daha var... O da bizim ligin La Liga'dan ornek alip, bilege girmek yerine, goze hos gelen futbol oynamaya prim vermesi...

O da bu on-yilda gerceklesmez...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Topun istemesi...



Ya cok ilginc bir parti sonrasi takim halinde cunuplar, ya da topun hakikaten cani var... Bu nedir arkadas?

17 Aralık 2010 Cuma

Bambaska bir yolculuk

Bu aralar bambaska bir atraksiyon pesindeyim. Onumuzdeki 10 gun icin takip adresimiz:

http://turkishcowboylar.blogspot.com

Bekleriz.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Besiktas Amerika'yi futboldan sogutmus



Spor denince halen "sov" pesinde olan Amerikan halkinin futboldan nefret etmek icin bir cok sebebi var elbet (45 dakika boyunca, reklam arasi, bira arasi olmadan dayanamiyor cocuklar), ama bu da ayri bir keyifli...

Hat tip: Fatih -the king- Yildiz

27 Kasım 2010 Cumartesi

Mac Topunu Almak


Bes gol atana top bedava.

16 Kasım 2010 Salı

Gunun Resmi - 2 (Seni de gormek nasip oldu ya)


Allen Iverson, Besiktas formasiyla ciktigi ilk macta, 11/16/2010.

Anadolu devrimi filan yok - II

Yorumlar gelmis, ne guzel... Hos, ben daha ikinci yaziya baslayamadan bugun de Sadri Sener konusmus, "Anadolu devriminden bahsetmek icin erken, hele biz de bir sampiyon olalim da" diyerek... Ona da geliriz elbet... 

90'larin ortasina kadar gelinen donemde, futbol mahalli ve uluslararasi olarak oynaniyordu. Avrupa'nin haricinde bu durum iyice goze carpiyordu: Dunya Kupalarinda surekli zirveye oynayan Arjantin, ayni zamanda dunyanin en unlu derbisine ev sahipligi yapiyor; ama futbol dunyasinda cok da sozu gecmiyordu... Hatta en iyi oyunculari (ki gelmis gecmis en iyi topcudur), Napoli gibi bir takimda, UEFA sampiyonlugu yasayarak seviniyordu. 

Bu tezatlik 2000'lere geldikce kaybolmaya basladi - TV yayinlarinin artmasi, Internetin yayilmasi gibi teknolojik gelismelerle, "mahalli - ulusal" kutuplasmasi yerine, once "kitasal" ardindan "global" bir statuye burundu futbol. Wigan'in forvet hattini ezbere sayabiliyorsam, bu futbolu babamdan daha cok sevdigim icin degil, zamaninda CM'nin ve televizyonun basinda daha cok vakit gecirdigimdendir suphesiz. 

Bu kitasal ve global degisimin onemli etkileri oldu - gercekten buyuk olan kulupler (Man Utd, Real, Barca, Inter, vs.) global kitleleri etkilemeye, global bir ilgiyi cekmeye basladilar. Amerika'lilar Ingiliz kuluplerini satin alirken, Real her sene transfer rekorlari kirmayi aliskanlik haline getirdi. 

Isin asil ucu, kendini buyuk zanneden kuluplere dokundu... Bizim uc buyukler gibi, borusu sadece yurt icinde oten takimlar, bir anda kendilerini sacma sapan bir durumda buldular. Lokal ligleri hala mahalliydi, ama kendilerine rakip gordukleri takimlar artik kitasal ve global arenada soz geciriyorlardi. Kucuk takimlar icin onemli degildi bu, onlar kucuktu nasil olsa, ama bu ozde degil sozde buyuk takimlar icin onemli bir sikintiydi... 

Oyle degil miydi ki "dunyada 25 milyon Fenerbahce'li" basari bekliyordu takimlarindan... Viyana kusatmasini uzerinden atamamis her Turk genci gibi, "Avrupa Fatihi" olma hirsi buruyordu gozlerini... 

Iste ne olduysa oldu, 2000'li yillara girerken rota Osmanli Imparatorlugunun dusus donemindeki gibi Avrupa'ya cevrildi... 

O donemden bugune olanlari, vizyonsuz hareketlerin sonucunda ortaya cikan realiteleri, kucuk takimlarin arayi kapatmasindan cok, sozde buyuk takimlarin yaptigi yanlis hamleleri konusalim... 

14 Kasım 2010 Pazar

Gunun Resmi - 1


Manisaspor maci sonrasi- bol gelen pantolonuyla - Gheorghe Hagi.

Plase: Sunderland'dan 3 tane yiyince embesile baglayan Carlo Ancoletti: http://i.dailymail.co.uk/i/pix/2010/11/14/article-0-0C125BDB000005DC-766_468x303.jpg

Anadolu devrimi filan yok - I

Insan dogasindan anladigimi, yahut, insanlari anlamak icin cok caba sarfettigimi filan anlatacak degilim. Yalniz, bildigim, emin oldugum tek bir sey var...

Caba ve Odul.

Cok basit ekonomik teorilerinnden yola cikip, "birader, insan dedigin "odulu maksimize etmeye calisan bir sirkettir" edebiyati da yapmayacagim, gerek yok. (Ha yapilir mi, hem de nasil...)

Lakin - soyle bir durum var, eger ortada bir odul varsa, normal sartlar altinda, her organizasyon, o odule ulasmak icin elinden geleni yapacaktir.

Futbol kulupleri de bu durumdan muaf degil elbet - ortadaki oduller cok net: para ve populerlik. Hatta, ufak kulupler icin daha da spesifik bir odul var: "buyuk takim yenmenin getirdigi ego (para, vs.)".

Hikmet Karaman bugun cikip "Hagi cok iyi futbolcuydu, ama ben ondan daha iyi antrenorum" diyebiliyorsa, bu ego ve populerligin disa vurumudur, Hikmet gibi egosu icin yasayan biri icin, en buyuk oduldur.

Buradan yola cikarak bugunku Galatasaray macini, Besiktas'in durumunu, Trabzon'un niye lider oldugunu, Anadolu devrimi diye bir seyin niye olmadigini, onu bunu konusacagiz...

Daha dogrusu ben kendimce yazacagim, sizler de belki katilacaksiniz... Haydi rastgele!

4 Ekim 2010 Pazartesi

Drogba



Ilginc bir istatistik: Chelsea'nin Kasim 2009'dan beri oynadigi ve kazandigi her macta Drogba sahada ise ya gol atmis ya da asist yapmis. Diger bir not da, Drogba yokken de kazanabilmeleri. Yildiz ve takim oyununun nefis bir birlesimidir Chelsea, gol rekoru ile EPL sampiyonlugu boyle kazaniliyor.

10 Eylül 2010 Cuma

Bilegine kuvvet Sabri'm...


Tatil heyecani sardi bu aralar bunyeyi, o yuzden yazi yazamiyoruz...

Lakin su fotografi koymadan edemedim...

Hamit'in bakislari 70 milyonu anlatiyor... Hayir, turnikeyi attin da, ne zaman reklam panosunun ardindan atisa basladin lan Sabri?

PS: Olmadi ama, o son iki kelimenin tonlamasi kafamda Vitamin'in "lan Ismail"''idir... Sabri - gercek hayatin en buyuk Ismail'i... 

6 Ağustos 2010 Cuma

Futbol geri dondu...

Eh futbol doner de, Keyif Arasi donmez mi? Doner...

Yeni sezon askina, once bu haftasonu Amerika'da canli yayinlanacak maclarin ozetiyle baslayalim (saatler Pasifik)

Fox Soccer Channel
Cuma: AC Milan - Panathiakos (17:00)
Cumartesi: PSG - Saint Ettiene (12:00)
Pazar: Chelsea - Manchester United (7:00)

Ozellikle PSG'de Mevlut'u, Pazar gunu de futbolu izlemek keyifli olacaktir...

Hadin gari...

2 Temmuz 2010 Cuma

Yari finale nasil cikilir - ders niteliginde...



Bizim kuponu yatirdilar, ama oyle ya da boyle, Guney Amerikalilar, Brezilya'nin yedigi halti temizleyerek, en azindan kitayi temsilen yari finale kaldilar...

Gonul once Uruguay'dan (30 lira be abi...) ardindan Gana'dan yanaydi (kupon yatinca, intikam atesiyle yanip tutusmak)...

Neyi tuttuysak yarim kaldi bugun...

Artik, askta kazanmayi umacagiz... O da bize yeter...

25 Haziran 2010 Cuma

Andorra dogumlu Fenerli...



Yapmamak gerek, son duduk calana kadar (hatta caldiktan bir iki dakika sonraya kadar) sevinmemek gerek dedik...

Hatta, mesele penaltiyi kacirirdiktan sonra dalga gecmek degil, mesele 3 puani almak yegen...

Cok keyifli video cok...

Biz biliyoruz da mi oynuyoruz?


Kuzey Kore - Fildisi Sahilleri maci, 6/25.

22 Haziran 2010 Salı

Dunya Kupasinin katilleri

Hayatimda izledigim en kotu Dunya Kupasi oynaniyor su anda... 90 dunya kupasini hayal meyal hatirliyorum, 94'te zirve yapmisti keyfim, 98'de Fransa suprizi iyi goturmus, 2002'de Turkiye gaziyla izlemistim... 2006 kupasi da defansif anlayisin on planda oldugu, sikici bir kupaydi...

Ama o gunleri mumla ariyorum arkadas...

Inanilmaz keyifsiz bir futbol oynaniyor Guney Afrika'da. Hincal Uluc olsam, bunu 2 nedene baglarim: Jabulani ve Vuvuzela.

Biri futboculari amator kume topcularina donusturuyor, digeri ise ne kulturu ise, kafada fil tokusturuyor...

Tamam, dunya futbolunda 2 onliberolu, "once yemeyelim" mantigi populer bu aralar, ama Jabulani'nin sahadaki oyuna etkisi yok diyen futboldan anlamiyor... Hayir, bu pasi atan Kaka, tutan Robinho; ama top garip bir sekilde sekip taca cikiyor... Bana kimse oyuncular "yorgun" veya "formsuz" demesin... Oyuncu olmamis da top olmus mu?

Bu arada - Portekiz'in 7-0lik macini cikarirsak, mac basina 2 golden az atilmis oluyor ki, 94'teki kupada gol ortalamasi 2.7, 98'de 2.6, 02'de 2.5...

Sicayim sizin kulturunuze de, topunuza da, tufeginize de, agir sanayi hamlenize de...

21 Haziran 2010 Pazartesi

Gece, Dunya Kupasi ve bizim cocuklar

Bu cocuklara "bizim" demek belki biraz optimist... Hepsi yurt disinda dogmus, buyumus, oranin cocuklari aslinda... Yine de bir yakinlik var, artik isimden mi, Turkiye'nin DK'da olmayisindan mi bilinmez...

Mesut Ozil (Almanya)
Mesut'un patlama yapmasi bekleniyordu, lakin ilk macin sonundaki kadar dillere pelesenk olmasi sanirim beklenmiyordu... Ikinci macta Klose'nin kirmizi kart gormesiyle ilerde cok yalniz kalsa da, mekanik oynayan Almanya'nin en yaratici ismi... Buyuk ihtimalle Werder'de cok durmaz, forvet arkasi oyuncu seven bir lige (Ispanya, ve plase Ingiltere) gider. Kumasi en iyi Turk oyuncu...

Serdar Tasci (Almanya)
Turnuvaya gelmeden once muthis bir sezon gecirdi Stuttgart'ta... Lakin, onundeki Friedrich'in performansi tecrubesiyle birlesince, forma yuzu goremedi henuz... Ceza veya sakatlik haricinde forma giymeden donebilir Almanya'ya...


Eren Derdiyok (Isvicre)

Bayer Leverkusen'in Bundesliga 4.nde rolu buyuktu... Isvicre'de ise ilk mac ilk 11 basladi, golde de rolu buyuktu... Onun getirdigi topu Fernandes iceri tiktiginda, Ispanya yikiliyor, Isvicre bir mucizeye imza atiyordu (olan benim kuponlara oluyordu yine). Eren Basel'de de Leverkusen'de de belirli bir cizgi yakaladi, Isvicre'nin de en yetenekli topcularindan... Buyuk ihtimalle Bundesliga'da 3-4 transfer daha yapar futbolu birakana kadar. Dunya Kupasinda ise cok parlayacaga benzemiyor... Nkufo sevdasi bitmedikce, Fernandes ile degisimli oynarlar...

Hakan Yakin (Isvicre)
Hakan'i cok onceleri begenirdim... 22 yasinda Grasshopper'a transfer oldugunda gelecek vaadediyor, Basel'e geldiginde yeteneklerini konusturuyordu... Talihsiz bir Galatasaray macerasindan sonra belini tam dogrultamasa da, Isvicre Milli Takiminin kadrosuna secildi... Simdiye kadar oynadigi tek macta hic bir varlik gosteremezken, bir de sari kart gordu... 33 yasinda, takima abilik yapmaktan baska vazifesi var midir, bilemem...




Gokhan Inler (Isvicre)
En sona, Ozil'den sonra 2. star adayini biraktim... 25 yasinda, ama Isvicre'nin kaptani Inler... Vieria'nin biraz acik tenlisini dusun, biraz da dribblingi hafif zayif olani... Pozisyon bilgisi ve oyuna hukmedisi muthis... On libero arayan butun Avrupa kuluplerinin listesinde... Udinese'den bu sene buyuk bir takima transferi hic supriz olmaz. "En buyuk artisi dinamizmi" diyerek iyice Korkut abi havasi yakalayalim da, bu postu sonlandiralim...

Daha sonra: Bizim memlekette top oynayip da kupaya gidenler postu...

DK'dan ogrendiklerim: Ilk 10 gun


1. Teknik direktore kufur edeceksen, arkadaslarinin olayi basina sizdirmayacagindan emin olman gerektigini... (Anelka thrown out of the squad)
2. Kupada oynanan 29 macin sadece 8'inin ust oldugunu... Her mac gunu, o gunku maclarin tumunde "Alt" oynamis olsaydim 3 kuponumun tutacagini... Onun yerine 13 kupon batirip 3 kupon tutturabildigimi...
3. Isvicre'nin Dunya Kupasi'nda en uzun sure gol yemeyen takim oldugunu (559 dakika). Bu titri 3 turnuvaya yayarak kazandiklarini... Bundan onceki unvanin Italya'ya ait oldugunu... (Isvicre'den rekor)
4. Memlekette bir cep telefonu olabilmek icin hayatini feda etmeye hazir milyonlarin oldugunu... (Dunya kupasinin parlayan yildizi)
5. Politikasini benimsemesem de Kuzey Kore'yi tutabildigimi... Bunun icin parasi olmayan topcularin, halka acik bir spor salonunda yaptigi antremanin goruntulerini izlemenin yeterli olabilecegini... (Youtube)

...ogrendim

(Devami gelir bunun)

PS: Daha kisisel bir notta da... Donecegini bilsen de (saglik, selamet, vs) ozlemek neymis, ogrendim...