7 Ocak 2009 Çarşamba

Cagdisi yenilik...


Derwall'e sabah aksam duacidir Mustafa Denizli... 

GS ile yasadigi ilk sampiyonlugu onun yardimcisiyken, ikincisini onun kurdugu kadroyla yasadi... Ucuncu senesinde icerde kotu, disarda iyiydi... 2000/01'deki Yildirim destekli Fenerbahce basarisindan baska cokca metal basarisi da yoktur... 

Simdi, yerel lig haricinde herhangi bir takima taktik vermemis ben, "Mustafa Denizli diplomasini yirtsin" temali aptalca bir serzeniste bulunmayacagim... 

Yalniz, oynattigi "degisken stoperli", "kurgusuz orta sahali", "bes atak alti defans" taktigini "yeni", "atak" ve "hucum futbolu" olarak yorumlayan futbol ulemalarina selam etme hakkini kendimde sakli buluyorum...

50'lerin yildizlara dayali futbolundan sonra, 60'larin Catenaccio'su sarmisti futbol alemini... 

60'larin bu duvarini yikan, Michels tarafindan bulunan, Kovacs tarafindan mukemmelestirilen "Total Football" olmustu... 70'lerin Ajax'i ve Hollanda Milli takimi, temelde takimin bir butun olarak hareket etmesini ongoren Total Football'i sahaya yansitmis, hatta Michels bunu Barcelona'ya da tasimis, bugun o hayrani oldugumuz Ispanyol ekolunun olusmasina on ayak olmustu...

80'lerin sonu ve 90'larin basinda tekrar yildizlara dayali bir futbol anlayisina donulusu izlerken; 2000'lerde moda "cift on libero, tek forvet" gibi aslinda o guzel oyunu langirttan farksiz hale getiren pis deyimler oldu.

Mustafa Denizli'den geldik, ordan devam edelim... 

Bizdeki ulemalar, Denizli'nin oynattigi sacma sapan futbola "yenilikci, hucum futbolu" gibi sifatlari uygun goruyorlar... 

Kendi oyuncusunun bile anlamadigi, 3 stoperden bozma adamin yaninda sag ayakli bir sol bek, forvetten bozma bir sag kanat, iki on libero, iki dolasan oyuncu, bir de kisa boylu pivot forvetten olusan "taktigi" ile kagit uzerinde de sahada da basarisiz islere imza atiyor...

Atiyor da, bizim memlekette anlamadigini ya dibe sokan ya goge cikaran vardir... 

Uzayli gorunce tas atan, aslan "Allah" diyor diye tapan insanlarin oldugu sevdigim memleketimin eli kalem tutani da farkli degil...

30'larin, 40'larin futbolcularinin anilarini okuyun... Modern futbolda antrenorun "idman yaptiran"dan - "taktisyen"e gecisinin daha emekleme safhalarinda olan bu donemde, Denizli'nin oynattigi futbolu goreceksiniz... 

Ayagi top yapan iki dolasanin yaninda bir golcu, ardinda amaclari topu o ucluyle bulusturmak olan 7 kisinin oynadigi top 50'lere kadar oynanan toptu... 

Bugun "cagdas" dedigimiz futbol bundan farkli... 

Artik stoperin "top yapabilmesi" ekstra degil... On liberonun oyun kuramayani stoper bile olamiyor (Makalele tipinden Xavi tipine gecis ne de cabuk oldu)... Kolektif oynayamayan takimin uzun vadede basarisi olamiyor (bkz: Real vs Barca; Chelsea vs Manchester; Inter vs Milan). 

Hal boyleyken, bizim "cagdas futbol" 70'lerin Total Football'indan cok da farkli degil... 

Yani cagdaslik 30 yil oncesine donerek mumkun olmus bugunlerde... 

Saati geri saran Denizli de aslinda dogrusunu yapiyor; yalniz, hizini alamamis olacak ki, fazladan bir 30-35 yil sariyor... 

2-3 adama bel baglayarak, bloklari birbirinden uzak tutarak, defanstan supriz cikislara umut baglayarak oynanan maclar, ancak Di Stefano'ya sahipsen gunu kurtariyor... 

Nobre'yle degil... 


0 Yorum: