10 Şubat 2009 Salı

Benim de Soyleyeceklerim Var - 2


Almanya gibi ağır tutucu ülkeler başta olmak üzere, yabancı ülkelerde yaşayan etnik azınlıklar genelde ikinci sınıf adamdan sayılır. Deplasmandaki bu azınlıklar kendi ülkelerinde ise her zaman ortalamanın üstünde saygı görürler. Türkiye hariç. Ben "gurbetçi" ya da "alamancı" terimlerinin cümle içinde olumlu manada kullanıldığına daha rastlamadım. İş böyle olunca ancak Bundesliga'daki takım kadrolarına bakarken aklımıza getirdiğimiz bu kitlenin bir mensubu, Alman Milli takımını seçince pek de hayretler içinde olmamamız lazım.

Mesut kendisini besleyen eli ısırmayarak son derece onurlu davranmıştır. Kabul edin ki adamı iki sene öncesine kadar Türkiye'de tanıyan tek bir futbolsever yoktu. Yok antrenörler ümit milli takıma çağırmış da gelmemiş safsatalarını geçiniz. Alman ve Türk milli takımları arasında yıllardır oyuncu sobeleme yarışını bilmesek inanıp ayıplayacağız çocugu. İki ülkenin de alt ligleri bir kereye mahsus göstermelik milli takımlara çağrılan Türk gençleri ile dolu.

"Alman Milli takımında bir kere, Türk Milli takımında bin kere" kaleminde söylemleri okudukça kendi milli takımımızı ciddi bir şekilde hafife aldığımızı düşünüyorum. Geleneksel olarak Almanya'nın iyi yetiştirdiği santrfor, stoper ve kaleci mevkileri dışında Türk oyuncuların genel kalitesinin Almanlar'ın kesinlikle altında olmadığını iddia ediyorum. İleriye dönük orta saha mevkisinde dünü bugününü tutmayan Ballack'ın senelerdir ağzının içine bakan Almanlar'ın aslında tam aradığı adam Mesut. Sözün özü; Mesut bu performansını koruduğu sürece dünyada direk oynayamayacağı milli takım sayısı çok çok az ve Almanya bunlardan birisi degil.

Son olark Mesut'un seçimini halen ayıplayanlarımız varsa, demokrasinin tükenmeyen çarelerine başvurmalarını öneriyorum. Mesela kısa zamanda Alanzinho'yu Türk yaparız. O da ilk milli maçında Mesut'un önce sağından atıp solundan geçer sonra da bacak arası çalımla haddini bildirir densizin. Biz de YouTube'a koyar izleriz.

0 Yorum: